Yetişkin içerik mevcut.
Savaş ve barışın içinde döndüğü bir dünya. Korkuyla kaplanmış bir kalbin intikam arzusu.
Aile, aşkın, ekibin ve en önemlisi alınacak intikamın derin hikâyesi.
Karanlık, bir gün aydınlığa bürünecek, kalplerimizi vurduğu ışığıyla şenlendirecek. Gözlerimizi açtığımızda aydınlığa kavuşmuş hayatımıza gülümseyeceğiz. Göğe savurduğumuz siyah bayrakları indirip beyazla yüzleşeceğiz. Beyazın yaydığı ışık ruhumuzu iyileştirecek. Bize güzel günlerin geleceğini haber edecek.
Bunların hepsinin gerçekleşmesi için ruhumuzdaki kötülüğü dağıtmamız gerekecek.
Belki de etrafımızdaki...
Savaşıp kazanmamız, masum insanları refaha çıkarmamız, karanlık bedenlerimizle dimdik durmamız şart.
O karanlık beden benim.
Savaşacak olan benim.
Yolun sonunda ruhumu aydınlığa çıkarabilecek miyim?
Ben Arya; kendimi bildim bileli hayat bana yaşımdan büyük yükler yükledi. Tam altında ezilecekken yaşlı bir el tuttu elimden. Ayağa kaldırdı, sonra göklere. Gün geçtikçe ondan oldum, onlardan oldum. Geçmişimle savaştım, geçmişimi kazandım. Şimdi ise intikamım için savaşıyorum, hepimiz için savaşıyorum.
Ve siz, benim hikâyemi okumaya hazır mısınız?
"Soyun!"
"Ne?"
Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu göster."
Tedirginlik içinde onlara baktığımda uzun bir masada oturan toplam on kişi görmüştüm. Ben kapıya yakın bir yerde duruyordum ve yanımda benimle aynı yaşta olan altı çocuk daha vardı. Sağımdaki kızın sol kolundaki yarasa damgasını gördüğümde sertçe yutkundum. Aynı damgadan benimde kolumda vardı.
"Neyi bekliyorsun?" Bu soğuk ses yaşlı adamın sağ tarafında oturan kişiden gelmişti. Başını önündeki dosyadan hiç kaldırmadığı için yüzünü iyi göremiyorum.
Hırkamı çıkardığımda benimle aynı hizada duran çocuklar koluma baktı. "Sende Yarasalardan birisin." Yaşlı adamın sesi huzursuz çıkmıştı.
"Nasıl damgalandığını hatırlıyor musun?" Yine o adam konuşmuştu ve hâlâ başı önündeki dosyadaydı.
İyi hatırlıyordum. "Hayır." Onlara güvenmiyorum.
Cevabım ile kalem tutan eli hareketsiz kalmış fakat başını kaldırmamıştı.
"Artık bizi neden buraya getirdiğinizi açıklayacak mısınız?" Yanımdaki çocuklardan biri konuşmuştu.
Yaşlı adam sıkıntıyla bir nefes alarak bizlere baktı. "Aslında hepiniz aynı çocuk yurdunda bir zamanlar kaldınız. Peşinde olduğumuz biri var ve o yurttaki otuz çocuğu damgaladı. Şimdi yeniden ortaya çıktı ve Yarasaları bulup hepsini öldürüyor." Sanırım Yarasalar biz oluyorduk.
"Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız, tabii yaşamak istiyorsanız?" Masadakilere döndü. "Herkes kendi eğiteceği çocuğu seçsin. Unutmayın seçeceğiniz çaylaktan siz sorumlusunuz."
Burada neler olduğunu anlamıyorum.
Masadakiler bizi incelerken o başını hiç kaldırmayan adamın sesini duydum. "Gözlüklü kızı ben eğiteceğim."
Burada gözlük takan sadece bendim.