İlk aşkınızı hatırlıyor musunuz? Ben hala hatırlıyorum ilk aşkımı. Küçük bir kız çocuğuydum o zamanlar. Ne olduğunun farkında bile değildim ama onu görünce farklı hissetmiştim. Hani şu televizyonda hep söylenilen şey var ya aşk diye, o farklılığın aşk olduğunu zannetmiştim. Benden sadece 2 yaş büyüktü ama şimdi düşünüyorum da iki yaş o zamanlar çok şeyi değiştiriyormuş. Eğer iki yıl sonra olsaydı o olay daha farklı olabilirdik bugün. Ama o gün annem bana "kızım, oppanla oynasanıza bahçede" dediğinde mutlulukla onun peşinden bahçeye çıkmıştım. Ve o mutlulukla bir şeyler yapmak istemiş, ona en sevdiğim oyuncağımı uzatmıştım. O ise elime vurup beni itelemişti. Gururum incinmişti. Evet, ben o zaman bile gururluydum. Ağlamadım ama dolu dolu gözlerle yüzüne baktım. "oppa, ben senden çok hoşlanmıştım" dedim. O ise güldü ve "senin gibi bir köy kokarcasıyla ilgilenmiyorum. Bende hoşlanmana gerek yok" demiş ve beni iteklemişti tekrar. Ayakkabıma takılıp düşmüştüm. Sonra da hırsla arkama bile bakmadan koşup odama kapatmıştım kendimi. Ayakkabımın tekini ve ilk aşkımı kaybettiğimin farkında bile değildim o zaman. O günden sonra onu da ayakkabımın eşini de tekrar görmedim. Taa ki Seul'a gelene kadar. İşte böyle bir şeydi benim ilk aşkım. Ahh, ayakkabımın eşini merak edenler için bir dip not: her kaybettiğiniz bir gün bir yerden çıkar ama önemli olan onu bulduğunuzda değişmiş olmamanızdır.