Ay'dan daha beyaz, Güneş'ten parlak hanımefendi; Yemin olsun ki doğduğum aileden hiç pişman olmadım. Her türlü zorluğa, acıya, kedere rağmen. Ta ki bugüne kadar... Size layık olmadığımı anlayana dek. Cürretimi bağışlayın. Ancak bu zavallı kulun kalbi gözlerinizin içinde atmaktadır efendim. Teninizi toprak, gözyaşınızı yağmur bilirim artık. Elbette ki ne haddime. Ben sadece acısına derman bulmak için haykıran aciz bir insanım. Acım dilimin kemiğini kırmış, kendini bilmez laflar ediyorum. Ancak isyanım size değil, kalbime. Her sessiz vakitte sorarım ona : Ey deli gönül; Dostumu düşmanımdan esirgemek isterken beni de mi attın cehennem ateşine?