Leyla ve Deniz. İstanbul'da bir Lise. Bir olay yeri, bir soğuk kelepçe. Bir katil, bir kurban. Leyla'nın acı kaderi ve Deniz'in ona ihanet eden arkadaşları.
Katil kim, kurban kim? İkisi de tanıdık.. Çok geçmemiş birbirlerini sevmelerinin üzerinden, aşık olmuşlar. Lise aşkı, hem de öyle kolay kolay bitenlerden değil. Birkaç yılı bulmuş birbirlerinden uzaklaşmaya başlamaları.. Yavaş yavaş itmişler birbirlerini, çok sevmişler ama hiç değer vermemişler.
"Gökdemir Koleji'nde hareketli bir gün. Doğum günümün hemen ertesi günü hayatımın aşkı olacak kızı bulduğum gün. Kavganın gürültünün hiç eksik olmadığı okulda bu dönem bir sakinlik var. Farklı işte, anlarsınız ya.. Koridorlarında dünyanın en eşsiz kokusu buram buram hissediliyor. Bu eşsiz kokuya sahip genç kız bu koridorlardan geçmiş, bastığı her yerde de çiçek açmış. Bahçede birkaç kez uzaktan gördüğüm bir kız beni bambaşka biri yapmış.."
"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma indi öpücükleri. "Geldin ve beni dünyanın en mutlu adamı yaptın." Dudağımdan da öpüp alınlarımızı birbirine yasladı. "Seni çok seviyorum. Seni senden çok seviyorum."
Bu kez ben dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp ayrıldım. "Seni çok seviyorum. En az beni sevdiğin kadar seviyorum seni." Kollarımı boynuna dolayıp yüzümü boynuna gömdüm. Kokusunu içime çektim.
Çok özlemiştim.