Bir güne ihtiyacı vardı, yalnızca bir güne. Hayatının yönünü değiştirebilecek kadar yirmi dört saati de dolu dolu olan bir güne. Ama çok uzakta değildi sanki, hissedebiliyordu, yaklaşıyordu ama bir şeyi merak ediyordu. O gün ne olacaktı da hayatı değişecekti? Sahi n'olucaktı o gün? Gidecek miydi, kalacak mıydı? Kendini mi öldürecekti yoksa hiçbir şeyi umursamayıp vurdumduymaz biri gibi mi davranacaktı? Hayır, bunu asla yapamazdı. Hiçbir şey yokmuş gibi devam edemezdi ki hayatına. Kendini de öldürmek istemiyordu çünkü bu savaştan galip çıkıp, zafer bayrağını kendisi sallamak istiyordu. Peki ya diğer seçenekler? Ne yani, cidden gidecek miydi? Her şeyi herkesi bırakıp ardında kalan hiçbir şeyi hiç kimseyi düşünmeden öylece gitmeli miydi? Yoksa herkese ve her şeye rağmen kalmalı mıydı? Bu konuda herhangi birine danışabileceğini sanmıyordu. Tüm bunları kendi kendiyle konuşup kendi düşünüp ve nihayetinde kendisi karar verecekti, -kendini bildi bileli hep böyle yapardı- tabi İnşallah. Çünkü bu sefer vermesi gereken karar hayatını o kadar çok etkileyecek ki. Bütün bunlar o kadar ağır geliyordu ki ona, aldığı her nefes akciğerlerinde yer bulamayıp öylece geri çıkıyordu sanki.
Bir insana aldığı nefes bile bu kadar ağır gelebilir mi?
Kendi haline gülüyordu hep hatta genellikle gülme krizine girerdi. Neyse ki böyle bir huyu vardı ve o en çok bu huyunu seviyordu. Gülmek onun için o kadar basitti ki ağlarken aynı zamanda kahkaha atabilen bir kızdı o.
İntikam uğruna kaçırılmış Lavin.
Dedesi tarafından hayatı cehenneme çevirilen Lavin.
Babası ve annesi tarafından sevilmeyen Lavin.
Bebek iken diğer bebek ile değiştirilen ve acıya mahkum olan Lavin.
Söyle. Hangisi daha acı? Bu hayattan kurtulabilir mi? Gerçek ailesi ile anlaşabilir mi?
.
Değiştirilen bebek kurgusudur.
.