Sizin hiç anneniz öldü mü? Peki ya sürekli kavga etmenize rağmen böbreğinizi bile verebileceğiniz kardeşiniz? Bir insanın babası kaç kere ölür peki? Çünkü benimki iki kere öldü... Bulduğunuza sevinecekken aniden kaybettiğinizi sandığınız birileri oldu mu peki? Siz hiç yalnız kaldınız mı? Arkadaşlarınız yanınızda mıydı? Ya da babalarınızın bile arkadaş olduğu çocukluk arkadaşınız size zarar vermek istedi mi?
Bana beş-altı sene önce sorulsaydı eğer, bunlardan hiçbirinin başıma gelmeyeceğine dair yemin edebilirdim. Ama başımıza gelen olaylar büyütmez mi zaten bizi? Eğer onlar olmasaydı, ben ben olamazdım. Ben Yıldız olamazdım. Ben kendimle beraber kendimi buldum. Bu yüzden beni korkutan, ağlatan, güldüren, telaşlandıran her şeye, teşekkür ederim. Beni hiç yalnız bırakmadığı için kendime de teşekkür ederim. Ve size de teşekkür ederim. Bu satırlarda benimle beraber olacağınız için. Ben Yıldız ve bu benim hikayem.
.
.
.
(BU HİKAYENİN TÜM HAKLARI SAKLIDIR. İZİNSİZ, ETİKETSİZ, KİTAP VEYA YAZAR İSMİ BELİRTİLMEDEN YAPILAN EN UFAK BİR ALINTI HALİNDE GEREKEN İŞLEMLER YAPILIR. )
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."