Hep bir umutsa hayat, benim hayatım umuttan ibaret! / Umutlu zamanlardan... Uzun yıllar bir odanın içindesin. Tek sahip olduğun hayallerin ve rüyaların. Kendinden bile kaçmaya ihtiyacın var. Kendine hapis edilmişken kaçmak mümkün mü? Üstelik uyanıkken tek kaçabildiğin yer hayallerin, uyurken tek saklanabildiğin yer ise rüyalarınsa... Hayatında her şey normal. Normal bir liselisin. Liseyi bitirip normal bir üniversiteli genç kız olmanın keyfini sürmektesin. Hayatın ne zaman nerede, hangi yörüngede değişti? Bu sorunun cevabı sıkıştığın yerdeki tek çıkış biletin...Karakterlerleri birbirine tutunmuş sıkı dostlar olarak görürken birden düşman bulacağınız, Aşkın insan ruhunda neler yaptığını göreceğiniz, Kişiyi kendinden bile şüphe ettiren bir hayatın sadece başlangıcına şahit olacaksınız. Kendi benliğinizle yüzleşmeye hazır mısınız? "Sen benim için öldün" diye haykırdı adam. Aşık olduğu kadının gözlerinde gördüğü ateşlerden ürkerek. Bunu yapmak zorundaydı. Her seferinde sil baştan geçmişe dönebilmek için yapmak zorundaydı. Ona neler olduğunu hatırlatabilmek için. Bu sefer yarı yolda kalmamalı, başarılı olmalıydı.Kadının ruhundaki yaralarına basabildiği kadar basmalı, canını yakabildiği kadar yakmalıydı. Artık tedavilerin anlamı yoktu. Çünkü iyileşmesi için önce aşık olduğu kadın kendi yaralarını görmeli ve onları kabullenmeliydi. Bu tür hastalıklarda zaten bu birinci kuraldı. En baştan kimseyi dinlememeliydi. Bu sefer canını yakmak pahasına üstüne gitmeliydi. Ya beraber yanmalıydılar ya da onun tek başına yanışını seyredememenin güçsüzlüğüyle tamamen vazgeçip gitmeliydi. Onu kendi içinde gerçekten öldürmeliydi.