Ruhu, göğüs kafesini tutmuş acıdan parçalanıyordu. Kafasındaki sesler gök gürültüsünden bile daha sesliydi. Yıldırımların ucundaki ok, adeta yüreğini delip geçerken, nefes alması zorlaşıyordu.
Neden böyle olmuştu?
Kızın kafasında adeta bir kaos yaşanırken yüzünde mimik oynamıyordu, dümdüz sessizce bakıyordu, karşısında ona nefretle bakan kadına. Annesinin ağzından çıkan her söz bıçakla kalbine işlenirken, gıkı bile çıkmıyordu.
Ne yapmıştı bu kız?
Nefretle bakılmasını sağlayacak hangi günahı işlemişti?
Bunlar kimin hatasıydı?
Şimdi ne yapacaktı? Içindeki kaosla valizini alıp çıktı. Sokaklarda elinde valiz, kafası karmakarışık, nereye gittiğini bilmez halde yürüken asla unutmayacağı o sözler, nefretle bakan o gözler bir film şeridi gibi gözünün önünden geçiyordu.
O hep yanlızdı; ama, şimdi yanlızlığı parmak uçlarına kadar hissederken, yağan yağmuru umursamaksızın olmayan geleceğine adımlıyordu.
"Sevilmek isterken iliklerine kadar sevgisizliği hisseden herkese..."
(...)
"Senin şımarıklıklarını çekecek bir adam değilim."
Sözleri üzerine gözlerim gözlerinde asılı kaldı. Kelimeler zihnimde bir oraya bir buraya kaçışırken hepsini bir araya toplamak oldukça zor olmuştu. Sakin ol Efsan... Kalbimdeki anlamsız ağrıyı görmezlikten geldim. Çenemi havaya dikip ters ters ona baktım. Giydiğim siyah topuklular sayesinde aramızdaki boy farkı bir kafa mesafesi kadarken gerginlikten kuruyan dudaklarımı ıslatıp onunkiler kadar acımasız olan sözlerimi sarf ettim.
"Bende sana şımarıklık yapacak bir kadın değilim."
Yayın tarihi: 12.05.2024