Biraz daha yürüyüp büyükçe bir kayanın üzerine oturduk. Hava hafif kapalıydı, akşamüstüydü. Deniz çok olmasada dalgalıydı. Her yer yosun kokuyordu. Bacaklarını uzatıp kolunu omzuma attı, şaşırmıştım. İçimden kafamı göğsüne yaslamak geliyordu ama yapsam yanlış anlar mıydı ki? Omzuma attığı eliyle başımı yavaşça göğsüne yasladı. Sanırım zihnimi okuyor bu deli. Çok güzel kokuyordu. Ciğerlerim bayram ederken kulaklarımı o tanıdık ses doldurdu. " Rahat ol prenses." Sadece gülümsemekle yetindim. Prenses kelimesini çok severdim. Hele Baran söylüyorsa çok çok sevebilirdim. Bi anda elini omzundan çekti bende kafamı çekip oturduğum yerde dikleştim. Sol eliyle, sağ elimi alıp kalbine götürdü. Heyecanlanmıştım. Hemde çok. Gözlerimin içine baktı, derin bi nefes alıp; " Burada bir aşk var." dedi. Elimi kalbinden kafasına götürdü, saçları dağınık ve yumuşacıktı. " Burada da hep sen... "
10 parts