Bugün geçmiş yuvasından çıkmış ve bana kendini hatırlatmaya ant içmişti.
Karşımda gördüğüm adamla tüm vücudum işlevini yitirdi.
O an öyle bir andı ki yelkovan emekli olmuş, akrep kendini asmış, zaman evinin en kuytu odasında uykuya dalmıştı.
Öyle bir andı ki kalbim sanki son gününü yaşıyormuşcasına son gücüyle atmış, gözlerim gördüğüne hiç bu kadar şaşmamış...
Hayatın benden alıp götürdüğü adamı tesadüf ensesinden yakalayıp önüme sunmuştu.
Nasıl olur da hala bu denli heyecanlanırım seni gördüğüme?
Elimdeki kitabın sayfaları rüzgarda uçuşurken derin bir iç çekip gözlerimi yumdum. Lisede meftunu olduğum, yıllar geçse de hep aklımın bir yamacında bulunan, bana sevgi nedir onu ailemden sonra en iyi öğreten adam şu an karşımdaydı.
Kalbimin en keskin acısı karşımdaydı. Yıllar sonra onu görmeyi asla ummazdım.
Karısı ve çocuğunun yanındaydı. Karısı ve çocuğu....
Kitabımı baş hizama kaldırıp suratımı kamufle ettim ve gözlerim dolu dolu onu izledim. Onu ve ailesini...Az önceki salıncakta uçmak isteyen kız ve onu sallayan annesi Karan'ın ailesiydi.
Karan Erdem...
O: Her gördüğümde içimde kalp diye taşıdığım şu ritimsiz parçanın, adını heceler gibi atmasını sağlayan bir insanoğlu. Ne olursa olsun sevdasına meyilli olduğum ay yüzlü adam.
***
Feminist etiketinde birinci sırada. 09.10.22
Platonik etiketinde üçüncü sırada 08.08.22
❝Yüzünü çok sevdim, ödünç alabilir miyim?❞ dedim birden gözlerimi gözlerine dikip. Nasıl olsa bir daha karşılaşmamız pek mümkün değildi, hem bu fırsatı kaçıramazdım hem de bu cesareti bir daha bulamazdım. Ağzımdan çıkan kelimelerin anlamsızlığıyla gözlerini kırpıştırdı.
❝Anlayamadım?❞
❝Yüzün tam hayalimdeki gibi, bir günlüğüne modelim olur musun?❞
Uyarı: Küfür ve argo kelimeler içermektedir.
Bu kurgu tamamen hayal ürünüdür, gerçeklikle hiçbir bağlantısı yoktur.
Slow burn bir hikayedir.
Üniversite #1 / 16.11.2024