Hayat hepimize aynı yolu sunmaz, hepimizin yolu farklıdır ama biz o yollarda birçok kişiyle karşılaşırız yollar farklı olsa da. Bazen önümüze çıkanlara güvenir beraber bi hayat yaşayabileceğimize, bu yolda beraber yürüyebileceğimize inanırız, fakat demiştim yollarımız farklı karşılaştığımız o kişi kendi yoluna gider ve biz yine yalnız yürürüz o yolu bazen biri gelir ve sizi o yolda beraber yürüyeceğinize tekrar inandırır, hem de kendi yolunu bırakarak. Onun yolu ister çiçekli, ister ışıklı olsun o yine de sizin çölünüzü seçer işte sevmek bu demektir, kendi bahçenden vazgeçip başkasının çölüne çiçek ekersin, hem belki kim bilir ektiğiniz o çiçekler size bir gün, bir bahçe verir.
Canda da o çölde kendine bahçe kurmaya çalışan, bir çöl çiçeğiydi. Tanıştığı herkese kendini Candan diye tanıtırdı çünkü istemezdi çölde yetişen bi çiçek olduğunun bilinmesini, çünkü biliyordu dikenlerinden kaçacaklarını, oysa biri çıkacak dı karşısına dikenlerinden ziyade hayran kalacaktı yaşama çabasına...
-Duramazsın, görmüyormusun dikenlerimin canını yakacağını, neden hala zorluyosun
-Umrumda mı sanıyorsun dikenlerin, ben senin yaşamak için çabalayan çiçeğine aşığım...
Mahallenin yaptığı yardımları ile dilinden düşmeyen, bütün kızların deli divane olup peşinden koştuğu, ağırbaşlı, yardımsever ve bir o kadar da sert bir ağır abisi ile evlendiğinizi düşünün... Murat Karasu. Namı değer "Kara Murat" ile tanışmaya ne dersiniz?
Uyarı: Bu kurgu tamamen bana aittir! Cinsellik, şiddet ve bağımsız öğeler içermektedir! Reşit olmayanların okumasını tavsiye etmiyorum.