ÇÖL BAHÇELERİ
  • Reads 14
  • Votes 7
  • Parts 3
  • Reads 14
  • Votes 7
  • Parts 3
Complete, First published May 03, 2021
Hayat hepimize aynı yolu sunmaz, hepimizin yolu farklıdır ama biz o yollarda birçok kişiyle karşılaşırız yollar farklı olsa da. Bazen önümüze çıkanlara güvenir beraber bi hayat yaşayabileceğimize, bu yolda beraber yürüyebileceğimize inanırız, fakat demiştim yollarımız farklı karşılaştığımız o kişi kendi yoluna gider ve biz yine yalnız yürürüz o yolu bazen biri gelir ve sizi o yolda beraber yürüyeceğinize tekrar inandırır, hem de kendi yolunu bırakarak. Onun yolu ister çiçekli, ister ışıklı olsun o yine de sizin çölünüzü seçer işte sevmek bu demektir, kendi bahçenden vazgeçip başkasının çölüne çiçek ekersin, hem belki kim bilir ektiğiniz o çiçekler size bir gün, bir bahçe verir.


Canda da o çölde kendine bahçe kurmaya çalışan, bir çöl çiçeğiydi. Tanıştığı herkese kendini Candan diye tanıtırdı çünkü istemezdi çölde yetişen bi çiçek olduğunun bilinmesini, çünkü biliyordu dikenlerinden kaçacaklarını, oysa biri çıkacak dı karşısına dikenlerinden ziyade hayran kalacaktı yaşama çabasına...





-Duramazsın, görmüyormusun dikenlerimin canını yakacağını, neden hala zorluyosun
-Umrumda mı sanıyorsun dikenlerin, ben senin yaşamak için çabalayan çiçeğine aşığım...
All Rights Reserved
Sign up to add ÇÖL BAHÇELERİ to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
DİVANE ✔️ by selmakeskin_
58 parts Complete
"Küçük bir kız çocuğu gibisin." Soğuğun içime ilmek ilmek işlemesi gecenin ayazından değildi, onun buz gibi sözlerinden ürpermiştim. Gök yüzünde bizi seyreden yıldızlardan ziyade kendi ışığının aydınlattığı, o zehir karası delici gözlerine yerleşen alaylı parıltı ve söylediği son şeyle çileden çıkmıştım artık. İçimde lavlarını köpürterek sabrımın son demlerinde dolanan volkan patlamaya hazırdı, bu işin başka çaresi yoktu ve inceldiği yerden kopacaktı. Ben onun sayesinde çoktan büyümüştüm fakat o her seferinde inadına yapar gibi çocuk olduğumu savunuyordu. Beni bakışları, tavırları, hareketleri ve kelimeleriyle resmen eziyordu. Kalbimi eziyordu. "Çocuk falan değilim ben!" Diye bağırdım sonunda içimdeki ateşten okyanus çaresizce çırpınan benliğimi cayır cayır yakmaya başlarken. Aynı anda hem üşüyor hemde alev alev yanıyordum. Kendi içimde birçok imkansızı barındırıyordum. Sertçe yutkundum... Sesimi iyice yükselttiğimde tek bir mimiğimi bile kaçırmak istemiyormuş gibi dikkatle beni izlemeye başladı, artık gerçekten dayanamıyordum. "Çocuk değilim anladın mı? Değilim! Sana abi demek zoruma gitmeye başladığında büyüdüm ben!" Diye adeta haykırdım. "Duygularımı gizlemeyi öğrendiğimde büyüdüm! Susmayı öğrendiğimde, sessizce ağlamayı öğrendiğimde büyüdüm! Gözümün önünde başkasına dokunduğunda büyüdüm!" Ona ilk kez utanıp çekinmeden kurduğum bu uzun ve acımı haykıran cümleler tüm nefesimi tüketmişti fakat söyleyecek son bir sözüm daha kalbimin en ücra köşesinden saniyeler sonra çıkagelmişti. "Seni sevdiğim gün büyüdüm ben." Diye fısıldadı güçlükle soğuktan zangır zangır titreyen dudaklarım.
You may also like
Slide 1 of 10
Lafügüzaf  cover
NE MÜNASEBET - Yarı texting cover
SEVDA KONMUŞ DALLARIMA  cover
Beyefendi /yarı texting/  ~FİNAL~ cover
DİVANE ✔️ cover
Takıntı cover
Dönüm Noktası  cover
İzler Silinmez cover
EKSTREM cover
BERDEL (+18) cover

Lafügüzaf

17 parts Ongoing

Aşk suçtu. Senin olmayan birisi için beslediğin duygular bir cellat gibi dikilirdi karşına. Sonra kollarına iki asker girerdi, o askerler başını bir kütüğün üstüne bastırırken boynuna inecek baltayı büyük bir sabırla beklerdi insan beklerdi ki, cellat alacak onun kellesini. Ama o balta inmeden önce, dururdu zaman. Sabır kanatırdı insanın her bir zerresini, bir işkenceden farksız akardı saniyeler, bir sudan sessiz, bir dalgadan daha hırçın. Aşk cellatı, ve o balta aşkın ellerinden inerdi insanın boynuna. Sevda cehennemdi, seni sevemeyen birinin aşkı ateşdi. Kendi kalbini yakan, kendi kanını akıtan bir kılıçtı. İnsan nasıl saplardı kendi sırtına bıçağı? İnsan ancak aşık olsa ihanet ederdi kendisine. Aşk ihanetdi, aşk en büyük oyun ve insanın kendine yaptığı ihanetdi. O Yavuz Payidar'dı, kendine en büyük ihaneti yapmış sırtına bir bıçak saplamış, boynunu bir cellatın önüne uzatmıştı. O Payidar'dı, sevdalanmıştı. Ve sevda, onun ihanetiydi.