Hayat hepimize aynı yolu sunmaz, hepimizin yolu farklıdır ama biz o yollarda birçok kişiyle karşılaşırız yollar farklı olsa da. Bazen önümüze çıkanlara güvenir beraber bi hayat yaşayabileceğimize, bu yolda beraber yürüyebileceğimize inanırız, fakat demiştim yollarımız farklı karşılaştığımız o kişi kendi yoluna gider ve biz yine yalnız yürürüz o yolu bazen biri gelir ve sizi o yolda beraber yürüyeceğinize tekrar inandırır, hem de kendi yolunu bırakarak. Onun yolu ister çiçekli, ister ışıklı olsun o yine de sizin çölünüzü seçer işte sevmek bu demektir, kendi bahçenden vazgeçip başkasının çölüne çiçek ekersin, hem belki kim bilir ektiğiniz o çiçekler size bir gün, bir bahçe verir.
Canda da o çölde kendine bahçe kurmaya çalışan, bir çöl çiçeğiydi. Tanıştığı herkese kendini Candan diye tanıtırdı çünkü istemezdi çölde yetişen bi çiçek olduğunun bilinmesini, çünkü biliyordu dikenlerinden kaçacaklarını, oysa biri çıkacak dı karşısına dikenlerinden ziyade hayran kalacaktı yaşama çabasına...
-Duramazsın, görmüyormusun dikenlerimin canını yakacağını, neden hala zorluyosun
-Umrumda mı sanıyorsun dikenlerin, ben senin yaşamak için çabalayan çiçeğine aşığım...
Aşk suçtu.
Senin olmayan birisi için beslediğin duygular bir cellat gibi dikilirdi karşına. Sonra kollarına iki asker girerdi, o askerler başını bir kütüğün üstüne bastırırken boynuna inecek baltayı büyük bir sabırla beklerdi insan beklerdi ki, cellat alacak onun kellesini.
Ama o balta inmeden önce, dururdu zaman. Sabır kanatırdı insanın her bir zerresini, bir işkenceden farksız akardı saniyeler, bir sudan sessiz, bir dalgadan daha hırçın.
Aşk cellatı, ve o balta aşkın ellerinden inerdi insanın boynuna. Sevda cehennemdi, seni sevemeyen birinin aşkı ateşdi.
Kendi kalbini yakan, kendi kanını akıtan bir kılıçtı. İnsan nasıl saplardı kendi sırtına bıçağı?
İnsan ancak aşık olsa ihanet ederdi kendisine.
Aşk ihanetdi, aşk en büyük oyun ve insanın kendine yaptığı ihanetdi.
O Yavuz Payidar'dı, kendine en büyük ihaneti yapmış sırtına bir bıçak saplamış, boynunu bir cellatın önüne uzatmıştı.
O Payidar'dı, sevdalanmıştı.
Ve sevda, onun ihanetiydi.