Hayatımızda söylediğimiz beyaz yalanlar ayağımıza ne kadar dolanabilir ki?
Almila Biricik Yücesoy, 22 yaşında, adı gibi ailesinin biriciğidir. Anne ve babasının ani ölümünden sonra babasının son isteği ile İngiltere'de yüksek lisans yapan genç bir kadındır. Kalabalık ailesinin korumacılığı ile yetişen ve herkesin imrenerek baktığı Biriciğin hayatı hiçte toz pembe masallar gibi değildir. Aşka korkuyla bakan Biriciğin gittiği bir gece kulübünde karşılaştığı ve kadere inanan bir adam hayatının yönünü nasıl değiştirebilir?
Bayezid Kurtbey 30 yaşında genç iş adamıdır. Omuzlarındaki sorumluluklardan kısa süreliğine uzaklaşmak istediği ile geldiği İngiltere'de kaderin karşısına çıkardığı masallarda yaşaması gereken güzellikteki bir kız tarafından esir alınmıştır. Hayatında ilk defa şanlı Kurtbey olmadan birini yaklaşmak istemektedir.
Masumca söylenmiş yalanlar, eskiden verilmiş sözler ve araya giren aileler ile kaderin birbirine bağladığı bu iki insanı nasıl bir yol bekliyor.
Alıntı,
Genç kız omuz silkerek "ana neden inanayım ki?"
Kızın elini kalbinin üstüne koyan adam efsunlu sesiyle, "Çünkü kalbim senin yanında sanki ilk defa atıyor. Bence senin içinde öyle."
Kız elini sertçe çekip, hınçla "hiçte bile! Bu ego vücuduna ağır gelmiyor mu?"
Adam kızın yüzüne doğru eğilirken, "neden kaderine bu kadar karşısın Mila..."
Konu:
Bir hemşire işine yine her zamanki gibi geç kalır ve patronu onu işten kovar, hemşirenin Nehir diye bir arkadaşı vardır ve ona iş ilanı verebileceğini söyler. Hemşire eve geri döndüğünde akşama kadar iş arar fakat bulamaz, bu yüzden de arkadaşı Nehirin dediği gibi iş ilanı verir...
İşte her şey o ilana cevap geldikten sonra başlar.