Her gün, kızıl saçlarını savurarak önümden geçerken onu izlemeye doyamıyordum. Anka. Adını aldığı Anka Kuşu gibi koyu kızıl saçları, kömür gibi alev alev yanan gözleriyle bunca zaman kaçtığım duygulara beni hapis etmek üzereydi. Benim kim olduğumu merak edersiniz belki... Lida. Sadece Lida... Kendimi şah sanarken, aslında piyon olduğumu öğrenen biriyim. Hayatımın baştan aşağı bir yalan olduğunu öğrenmiş biriyim. Buna sebep olan kişiyi mahvedecektim. Yada kendim mahvolacaktım. Anka mı? O beni fark etmeyecekti. Varsın olsun. Beni bilmemesi daha iyiydi... Kendim yanarken, onu da yakmayacaktım.