
"Hayatının en önemli günü. Bundan sonra prensesler gibi yaşayacaksın. " Yürüdü dikenleri yollarda prenses, kendine küçük gelen ayakkabılarıyla, ayakları dikenli yollarda yara içinde kaldı ama o yine de prensesler gibi yaşadı. Çünkü prenses gibi yaşamak buydu. Ne kadar ağlasan da susmak zorundasın. Hep gülümsemek zorundasın. İçinde fırtınalar kopsa da sen gülmek zorundasın. Çünkü senin amacın buydu. "Yeter artık. Bu hayatı ben seçmedim." Güldü. Karşısındaki onu alaya aldı. "Yanlış seçimler. Gerçek doğrular. Yine de ikimizde buradayız. Şimdi yaşadığın hayatı inkar edemezsin. Buradan ancak ruhun çıkabilir." Ruhum. Ölü bir ruh? Bu ruh buradan kaçabilir mi? " Bir toz olduğumda kurtulacağım. Ve işte o zaman küllerimden tekrar doğacağım." Karşısında bir duvara konuşuyordu. Ne söylerse söylesin ciddiye alınmıyordu. O ise kurtuluşu seçti. Kadın yeniden doğmak istiyordu. ///////////////////////////////////////////////////////////// İlk ciddiyetle yazacağım hikaye. O yüzden söylediğiniz görüşler benim için çok önemli ;)All Rights Reserved