Elimde sadece tek bir valizle Kore'ye geldiğim gün beni havaalanında saçları sapsarı, kaşları ve dudağı delik, deri ceketli, asık suratlı bir çocuk karşılamıştı. Alelacele valizimi elimden alıp yarım yamalak bir İngilizceyle konuştu; "Kore'deki ailen biz olacağız." O gün, beni havaalanından almaya gelen o ergen çocuğun yarım yamalak ingilizcesi benim için bir kurtuluş olmuş, onun sayesinde bittiğini sandığım hayatım yeniden başlamıştı.