"Neden Kızıl Leydi olduğunu, baştan beri söylemedin?" Demesiyle ona döndüm, üstü başı dağılmış yüzü kan içindeydi. Hafifçe bu haline sırıttım. Eserime daha yakından bakmak için ona doğru yaklaştım. Ne yaptığımı çözmeye çalışır gibi bir hali vardı. Kulağına doğru yaklaşıp hafif bir nefes verdim. Sinirli olduğunu biliyordum, ama daha fazla sinir bana daha fazla avantajda verirdi. "Eğer bunu sana söyleseydim bu oyunu sana karşı ve diğerlerine karşı nasıl oynardım söylesene? Unutma ben Kızıl Leydi değilim ben hala senin ölüm meleğinim." Dememle boynuna bir öpücük kondurdum. Hızlı bir şekilde çekilip suratına bakmaya başladım. Vücudu daha gerilmiş ve dişlerini sıkmaktan çenesi kasılmıştı. "Seni öldürüceğim, biliyorsun dimi?." "Hayır hayır sen beni öldürmeyeceksin. Sen benimle birlikte biticeksin! Unutma Pamir Korkmaz! Ben bu oyunu başlattım ve benim istediğim gibi biticek. Sen bana aşkınla ben sana nefretimle yanıcağız, her tanemiz bir kül parçası olana kadar yanıcağız. Çünkü bu oyuna ancak böyle bir son yakışır...