MÜCEVHER GÖZLÜ ANKA
  • Reads 183
  • Votes 38
  • Parts 14
  • Reads 183
  • Votes 38
  • Parts 14
Ongoing, First published May 20, 2021
Mature
MÜCEVHER GÖZLÜ ANKA; ZÜMRÜT PAŞAOĞLU
"Defalarca Küllerinden Doğan Bir Kadının Hikâyesi"
Bir kadını takdimimdir... Görünümü değerli bir mücevher kadar parlak, iç dünyası yalın bir taş kadar soğuk ve tenha. Zümrüt yeşili gözlerinde isyan var. O, yenilgiyi inkâr etmeye ant içmiş, yangınların ardından küllerinden doğan bir Anka: Zümrüt Paşaoğlu...
Zümrüt, kaderinden çıkış yolu ararken kaybolduğu labirent tehlikelerle doludur. Zengin ve saygın bir avukatın güzelliği dillere destan kızı da olsa hayatın gazabından kurtulamaz. Mesleği olan gazetecilikte zirveye yükselmesine rağmen var olma mücadelesi asla bitmez. Yüreğini kanırtan değersizlik hissi onu dibe çekerken, üvey annesinin sevgisizliği, çocukken uğradığı taciz, bulimia, kendinden dahi çok sevdiği adamın sıra dışı ihaneti, kocasının hakaretleri, uğradığı tecavüz ve imkânsız gibi görünen bir aşk ile nasıl başa çıktığının hikâyesidir"Mücevher Gözlü Anka". 
Eminim ki bu romanın sayfalarını okudukça Zümrüt Paşaoğlu'nun attığı sessiz çığlıkları işiteceksiniz, acıları belki size de tanıdık gelecek. Her kadın, yüreğinin yangın yerinden göğe yükselen bir Anka değil midir zaten?
Özlem ABUT OTLUOĞLU
All Rights Reserved
Sign up to add MÜCEVHER GÖZLÜ ANKA to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
AİDİYET - ADEN & DEVRİM by RuyamG
38 parts Complete
''Yıllardır beni görmeni bekliyorum.'' Bir eli çıplak sırtımdayken diğer eli bacağımı okşuyordu. Sıcak nefesi dudaklarıma vururken ifadesiz kalmak benim için çok zordu. İçimden yükselen duygularla ona teslim olmak istiyordum. ''Her zaman bir adım arkandaydım. Sadece bir kere... kafanı çevirseydin beni görürdün, Aden.'' Sesindeki muhtaçlık ona hiç yakışmıyordu. Herkes onun gücünden ve ne kadar yenilmez olduğundan bahsederken onun tek istediği bendim. Hem de yıllardır... Hislerini bilmediğimi ve onu görmediğimi düşünüyordu. Ne kadar yanıldığını ah bir bilse! ''Kokunu özledim.'' Kafası boynuma sokulurken bedenim istemsiz olarak titredi. Ben... daha önce bu hislerle hiç kuşatılmamıştım. Bedenim benden bağımsız hareket ediyordu. ''Devrim...'' Anında işaret parmağıyla dudaklarımın üzerini örttü. ''Şhhh,'' ''Bugün benim sıram, Aden Özkan.'' Hem aklımı başımdan alıyor hem de konuşmama izin vermiyordu. ''Seni her gördüğümde yapmak istediğim ilk şey buydu.'' Sırtımdaki elini sıkılaştırırken bacağımdaki elini daireler çizerek belime çıkardı. ''Seni böyle kollarımın arasında sarmak istiyordum.'' Fısıldayarak, ''Sonsuza kadar.'' dedi. ''Devrim, ben...'' ''Bir kez daha sözümü kesersen Aden, seni susturma yöntemim dudaklarım olacak.'' Ne!? Şaşkınlıkla gözlerim açıldı. Kollarının sıcaklığıyla mayışan bedenim gerginleşti. ''Buna daha fazla dayanamıyorum. Sensizlik... beni mahvediyor.'' Sözleriyle darmadağın olmuş bir haldeydim. Onun olmak istiyordum. Bunu yapamazdım çünkü bizim ailelerimiz düşmandı! Devrim ne düşündüğümü anlamış olacak ki, ''Siktiğimin düşmanlığı umurumda bile değil, Aden.'' dedi. Oturduğum masaya heybetli bedeniyle yaklaştı. ''Ben Devrim Soypak, seni kendime alacağım.'' ''Öyle ya da böyle!'' ''Hazırlan Aden, çok yakında gelinim olacaksın.''
You may also like
Slide 1 of 10
Lafügüzaf  cover
AİDİYET - ADEN & DEVRİM cover
BERDEL (+18) cover
Zeytin Dalı cover
İzler Silinmez cover
Takıntı cover
SEN BEN VE BİZ. *Texting* (+18) cover
Sabır Vaktine Esirdir / Texting cover
SEVDA KONMUŞ DALLARIMA  cover
GÜN TABAĞI | TEXTİNG cover

Lafügüzaf

18 parts Ongoing

Aşk suçtu. Senin olmayan birisi için beslediğin duygular bir cellat gibi dikilirdi karşına. Sonra kollarına iki asker girerdi, o askerler başını bir kütüğün üstüne bastırırken boynuna inecek baltayı büyük bir sabırla beklerdi insan beklerdi ki, cellat alacak onun kellesini. Ama o balta inmeden önce, dururdu zaman. Sabır kanatırdı insanın her bir zerresini, bir işkenceden farksız akardı saniyeler, bir sudan sessiz, bir dalgadan daha hırçın. Aşk cellattı, ve o balta aşkın ellerinden inerdi insanın boynuna. Sevda cehennemdi, seni sevemeyen birinin aşkı ateşdi. Kendi kalbini yakan, kendi kanını akıtan bir kılıçtı. İnsan nasıl saplardı kendi sırtına bıçağı? İnsan ancak aşık olsa ihanet ederdi kendisine. Aşk ihanetdi, aşk en büyük oyun ve insanın kendine yaptığı ihanetdi. O Yavuz Payidar'dı, kendine en büyük ihaneti yapmış sırtına bir bıçak saplamış, boynunu bir cellatın önüne uzatmıştı. O Payidar'dı, sevdalanmıştı. Ve sevda, onun ihanetiydi.