Bir adam, çok sevdi o kadar çok sevdi ki , sevgisi kara sevdaya, özlemi acıların en büyüğüne dönüştü.
O kadar çok sevdi ki ? Sevdası yüreğin de bir filiz gibi büyüyüp koca bir ağaç oldu , dalların keskinliği sol yanını kanatsa da bu acıyı buruk bir tebessüm karşıladı.
◇◇◇
Bir kız, kibri yüzünden herkese yüksekten bakan , gözleri sadece istediğini gören, sevgi nedir bilmeyen, kalbi öfkeyle dolan.
Bu kız ne kadar kötü olabilirdi ya da neden öfke doluydu?
İnsanın içini bilmeden dışından bakanlar bu hikâyede en yanılan kişiler olacaktı.
Mahalle masalına hoş geldiniz, umarım beğenirsiniz..
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...