My Dangerous Childhood Friend
  • Reads 2,701
  • Votes 153
  • Parts 15
  • Reads 2,701
  • Votes 153
  • Parts 15
Ongoing, First published May 25, 2021
Mature
"My Dangerous Childhood Friend" romanının türkçe çevirisidir.

***

"Söz verelim: İkimiz de yirminin üstünde ve bekar olduğumuzda birbirimize iyi bakalım."

Bir gün çocukluk arkadaşı döndü ve Siana'ya evlenme teklifi etti. Çocukken yaptıkları aptalca bir evlilik sözünün bahanesiydi. İyi bir adam olsa bile, o hala onun çocukluk arkadaşıydı!

 Bir öfke nöbeti içinde Siana, planlandığı orijinal neden yerine onu reddetmek için başka bir neden daha söyledi...

"Ben... tavşanlardan nefret ederim."

"Ve nasıl biliyorsun?"

"Neyi biliyorum?"

"Tavşan olup olmadığımı. Ve senin doğru olup olmadığını. Biz bunu önceden hiç yapmadık."

O bir kelime söyleyemezken, Allen onun adını çağırdı ve başını daha da eğdi. İki hilal gibi kıvrılmış gözleri, sanki ilgi çekici bir şey bulmuş gibi parladı. Yüzü Siana'nın düşündüğünden daha yakındı ve gergindi.

"Benimle bir geceyi paylaşmamış olmana rağmen, bir tavşan gibi hızlı bitirdiğimi düşündüğün için teklifimi reddettiğine inanamıyorum."

Büyük, erkeksi bir el, buklelerini hafifçe sıktı. Yakaladığı yumuşak, açık kahverengi bukleleri nazikçe yüzünün yan tarafına düştü.

"Sana evlenme teklifi eden adama tavşan olmadığını kanıtlamak için bir şans vereceksin, değil mi?"
All Rights Reserved
Sign up to add My Dangerous Childhood Friend to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
You may also like
Slide 1 of 10
Lafügüzaf  cover
Pretty When She Bleeds | Dark romance cover
ALDATMA +18 cover
GÜN GÜZELİ  cover
Rus mafyası / Yarı Texting  cover
Yirmi Dokuz cover
Küçük Kızım (+18) cover
Love Me Again |Taekook| cover
SEKS HİKAYELERİ  cover
SEVDA KONMUŞ DALLARIMA  cover

Lafügüzaf

21 parts Ongoing

Aşk suçtu. Senin olmayan birisi için beslediğin duygular bir cellat gibi dikilirdi karşına. Sonra kollarına iki asker girerdi, o askerler başını bir kütüğün üstüne bastırırken boynuna inecek baltayı büyük bir sabırla beklerdi insan beklerdi ki, cellat alacak onun kellesini. Ama o balta inmeden önce, dururdu zaman. Sabır kanatırdı insanın her bir zerresini, bir işkenceden farksız akardı saniyeler, bir sudan sessiz, bir dalgadan daha hırçın. Aşk cellattı, ve o balta aşkın ellerinden inerdi insanın boynuna. Sevda cehennemdi, seni sevemeyen birinin aşkı ateşdi. Kendi kalbini yakan, kendi kanını akıtan bir kılıçtı. İnsan nasıl saplardı kendi sırtına bıçağı? İnsan ancak aşık olsa ihanet ederdi kendisine. Aşk ihanetdi, aşk en büyük oyun ve insanın kendine yaptığı ihanetdi. O Yavuz Payidar'dı, kendine en büyük ihaneti yapmış sırtına bir bıçak saplamış, boynunu bir cellatın önüne uzatmıştı. O Payidar'dı, sevdalanmıştı. Ve sevda, onun ihanetiydi.