"Jeon Jungkook buradaysa eğer, elini kaldırsın."
İnce dudaklarından kalın sesiyle çıkan ismim yutkunmamı sağlarken, bu sefer cidden boka battığımı anlamıştım. Yine de elimi kaldırdım ve keskin bakışlarının bana çevrilmesine neden oldum.
Bir süre süzdü beni, sonra önündeki defteri açıp yarım sırıtışıyla bir şeyleri not ederken tüm sınıfı kaplayacak yükseklikte sesle konuştu.
"Bundan sonra yardımcımsın. Tüm sınav notlarını okudum ve felsefede iyi olduğun aşikar. Kitaplarımı taşıyacak, benimle sınav sorusu hazırlayacak ve olmadığım acil durumlarda dersi sen anlatıcaksın. Anlaştık mı? Gerçi, anlaşmamıza gerek yok. Sonuçta, profesörün emrinden çıkamazsın."
Tamam. Ben cidden sıçmıştım.
"Kalbim aklındaki kadar geniş değil, sadece, bir kişilik yer var."
i wanna li-li-li-lick you from your heaf tou your toes
and I wanna move form the bed down to the, down to the, to the flo'
But I gonna kn-kn-kn-know what-what's your fan-ta-ta-sy?