Genç adam kapıya omzuyla sertçe vurarak kırdıktan sonra telaştan sersemlemiş adımları ile uzun koridora daldı. Gözleri ne aradığını bilmeyerek durmaksızın küçük evi tararken koridorun sonundaki odanın eski ahşap kapısı altında sızan koyu kızıl sıvıya kaydı . "Hayır! Hayır! Hayır! Demre!" Var gücüyle attı o birkaç adımını. Sanki hayatının son hamleleri gibi hiç düşünmeden ilerlemişti. Elleri titreye titreye kapı kolunu kavradı ve indirerek daldı odaya. Gözleri gördüğü manzara karşısında saniyeler içinde dolmuştu. O daha dokunamadığı küçücük beden yerde yatıyordu. Hem de yüzü paramparça olmuştu. O güzel yüzünden akan kanlar dokunmaya bile kıyamadığı saçlarına bulanmıştı. Hastalıktan incecik kalmış beyaz bedeni iyice sararmış, kemikleri bile daha çok ortaya çıkmıştı. "Bebeğim, benim güzel kızım ne yaptılar sana." Sesi titrerken göğüs kafesini sıkıştıran bir nefes aldı. Ciğerleri yanıyor canını yakıyordu. Zorlukla bedenini ayakta tutan bacakları sonunda pes edince dizleri üstüne çöktü. Lacivert eşofman altı yerdeki kan yüzünden iyice kararırken çekinerek uzattı elini yerdeki ölü bedene. "Demre'm, nasıl kıydılar sana güzelim." Yerde kayarak bedenine biraz daha yaklaştı. Hayatında ilk kez hıçkırıklarını tutamazken belki de dünyanın diğer ucundan duyulacak bir feryat attı. İçindeki bu acı hissi atmaya o bile yetmezken ölü bedeni kucakladı ve belki de günlerce kıpırdamadan ağladı o odada. Çığlık sesleri duyulana kadar feryat etti, yas tuttu... *** Ağır depresif sahneler ve etik ilkeler dışı söylemlere sahip bir kitaptır. Psikolojik olarak etkilenmeye müsait iseniz lütfen bu uyarıyı dikkate alınız. Keyifli okumalar...All Rights Reserved