Her şey, hafızası olmayan bir adamın, hiç tanımadığı yabancı bir bedende uyanarak, son derece karmaşık ve bir o kadarda ürkütücü mektubunu almasıyla başladı.
Kim olduğunu bilmeyen kahramanımız, kendini sürekli farklı bedenlerde uyanarak buluyor. Uyandığı tuhaf ve bir o kadar korkutucu dünyanın karmaşasını, geçmişten gelen mektuplarla çözüyor. Her bedeni için farklı bir mektup ve farklı bir görevle, uyandığı bedenleri bir araya getirerek ekibini kuruyor. Daha sonra kendini aramaya başlıyor. Zaman kavramının çok farklı işlediği tuhaf dünyasında, kendini bulması hiçte kolay olmuyor. Kendine ulaşmak için bedenlerine girdiği insanların ailelerinden, kendisine ulaşma yolunda tehdit oluşturan insanları öldürüyor. Giderek insanlığını kaybettiği bu tuhaf gizem de, gözünü bürüyen kin ve bencillik duygusu, masum olarak uyandığı bu tuhaf dünyadan kurtulma mücadelesi, ruhunun tamamen ölmesine neden oluyor. Uğruna insan olmayı terk ettiği gerçek bedenini bulduğunda ise olaylar daha da ilginçleşiyor. Kendisinin, bir teknoloji şirketi tarafından kullanılan kobay olduğunu zannediyor, belki de bir esir. Ama çok yanılıyor.
"Ve şunu unutma ne kadar geriye gidersen git, Robert hep ölüyor".
"Arkandakine dikkat et".
"Robert'ı ******** kurtar".
Kapak tasarımı @Wbrunette'ye aittir.
On altı yaşındaki Reena zamanda donduruldu. Yıllar sonra gözlerini yeni bir dünyaya açtı. Ait olduğu medeniyet yok olmuş ve geriye yalnızca bir ülke kalmıştı; Ocria.
Reena, geçmişinin sır perdesi aralamaya çalıştıkça kendisini daha büyük bir çıkmazda buldu. Neden bu yeni ülkede kimse sorularını cevaplamaya yanaşmıyordu? Hükümet doğru mu söylüyordu?
Gerçekten Ocria'nın dışında hayat yok muydu, yoksa bu, onları içerde tutmak için uydurulan bir yalandan mı ibaretti?
Ocria'daki dengesizlikler kısa sürede Reena'nın gözüne çarpmaya başladı. Kendisi gibi sorgulayan insanları bulması zor olmayacaktı. Gençler başlarına geleceklerden habersizdi. Peki sonunda Ocria'dan çıkmanın bir yolunu bulabilecekler miydi?