Telefon çalma sesi etraftaki tek sesti. Ama o an bir başka ses daha duyuldu. Sanki gökyüzü yarılmış gibi devasa büyüklükte bir sesti. Bir anlık korkuyla sıçradı. Bu sırada telefonu elinden düşmüştü ve aramanın sonlandığını gösteren sesten sonra gökyüzü yine gürledi. Gök gürültüsü bile diyemiyordu buna. O kadar şiddetliydi ki. Sanki savaş hattındaydı ve kulağının dibinde büyük bir bomba patlamıştı. Nefesini tutmuş bir şekilde geriye bir adım attı ama o an daha da şiddetli bir şekilde gürledi. Sanki Sara'nın hareketlerine göre tepki veriyordu. Sara bunu fark ettiği an kıpırdamayı kesti. Hatta nefes almayı bile unutmuş gibiydi. Neler olduğuna akıl sır erdiremiyordu. Gökyüzü tekrar gürledi ama bu sefer beraberinde büyük bir ışıkla. O kadar aydınlanmıştı ki etraf sanki güneş yeniden doğmuş, gündüz olmuştu. Ama bu ışık kısa sürmüş ve tekrardan etraf kararmıştı. Hızla etrafını kolaçan etti bir Allah'ın kulu yoktu. " Onu geç bir yerleşim yeri bile yok. Kahretsin!" Düşüncelerine ara veren aynı ses yine duyuldu. Bu seferki yanan ışık hala sönmemişti. Kalbi deli gibi çarpıyor. Aklı yerinden oynuyordu. Gökyüzününe bakma cesareti gösterdiğinde kendisine doğru yaklaşan bir ışık topu vardı sanki. Aydınlık ortam kararmış, sesler susmuş sadece o ışık topu vardı. "AMAN ALLAH'IM BU DA NE?" ********************
5 parts