
"Sonun geldi." Kalabalığın arasında bu cümleye karşı vereceği surat ifadesini anlayabilmek için bir kaç adım attım. Yüzünü daha net görüyordum şimdi. Hiç bir değişiklik yoktu. Suratında mimik dahi oynamamıştı. Oysa ki tüm BST onu öldürmek için buradaydı. En başta babam olmak üzere kocaman bir kalabalık vardı. "Gerçekler, bitirecek sizi efendim." Babam'ın dudaklarında alaylı bir sırıtış belirdi. Aynı saniye içerisinde yüzünden sildi. Bakışları kalabalıkta dolaştı. "Burada ki herkes gerçekleri biliyor oysa ki. " Gözlerim kalabalığa karşı tek başına dimdik duran adamla kesişti. Düşmanıyım sanıyordu hala. Bakışlarında ki ince kırgınlık ruhumun üzerini örtmüştü sanki. "En çokta o biliyor." Babamın bakışları bende durdu. Tüm BST bana bakıyordu şimdi. Dudaklarım gururla yukarı kıvrıldı. Doğruydu, gerçekleri en çok bilen kişi bendim. Yavaş adımlarım ile kalabalığın arasından en önde duran babama yaklaştım. Eli saçlarımda gezindi. "Öldür onu Devrin." Suratımda ki tüm ifadeyi silerek gözlerimi adama odakladım. Bağırıyordum şimdi. "Size burada kimleri öldümeniz gerektiği öğretildi!" BST hiç düşünmeden bağırdı. "Adaletsizler, katiller ve Bağımsız soruşturma teşkilatına karşı çıkanlar efendimiz!" Arkamda bağıran yüzlerce kişi vardı. Aniden bacaklarıma bağlı kemerden iki silahı da alıp karşımdaki adama doğrultmuştum. Bir çok nişancının da hedefi şu an bu adamdı. Yavaş adımlarım ile ona doğru yürürken duygusuz ifademi silmiş, yerine tebessüm getirmiştim. Bu hareketimde yatan duyguları anlamaya çalışırken yarı yolda durmuş, arkamı dönmüştüm. "Ben bana öğretileni yaparak şahsım 543 kişiyi öldüren katil Devrin Erez'i ve yüzlerce insana işkence edip adaletsizlik tahtına zirvede oturan Özgür Erez'i öldürüyorum." Bir silahın namlusu kendi kafama biri de babama çevriliydi şimdi.All Rights Reserved