Geçmiş bir hayalet gibi peşinizden geldiğinde, ona boyun eğmekten başka çareniz kalır mıydı?
İlkim Çetin, yıllar sonra döndüğü üniversitede artık başarılı bir akademisyendi. Hayatını yoluna koymaya çalışırken karşısına çıkanlar onu yeniden yıllar öncesine götürmeye çalışsa da İlkim'in bunu kabul etmeye pek niyeti yoktu.
Yıllardır peşini bırakmayan anılar, geçmişin acı hatıraları ve yeri hiç silinmeyen bir adam.
Emir Feza Dağlı, senelere yayılan acısının en sonunda biraz olsun dindiğine inandığında, hayatını altüst eden kadınla yeniden karşılaşacaktı. Yıllardır onu yiyip bitiren sorulara cevap alamasa da pes etmek aklının ucundan dahi geçmeyecekti.
Seneler süren bir bilinmezlik, zamanın acımasızlığı ve etkisi hiç geçmeyen bir kadın.
İki yaralı kalp, yeniden birbirinin yörüngesine girdiğindeyse bu kez hiçbir şey yıllar önceki gibi olmayacaktı.
"En sevdiğin şarkı?" Cevap verememek canımı yaktı. Acı bir gülümseme ile bulutların ardına gizlenen dağlara daldım.
"Şarkı sevmem ben. Yağmur sesi severim." Bu gizli saklı korku dolu adam, sorularıyla bana ulaşmaya çalışıyordu. Onun oyununa gelmeyecektim. Ne olursa olsun ona yenilmeyecektim.
"En sevdiğin koku?"
"Petrikor."
"Yağmurla ilgili her şeyi seviyorsun." Göz pınarlarım dolmaya başlamıştı. Başımı aşağı yukarı salladığımda bir damla yaş yanaklarıma doğru süzüldü.
"Burayı onun için çok seviyorsun. Sürekli nemli her zaman petrikor kokuyor." Yüzünü bana döndürdüğünü hissettim ama dönüp bakmadım, gözyaşımı gizlemeye çalışıyordum. Parmaklarını nazikçe çeneme koyarak yüzümü yüzüne çevirdi.
"Her yıl bu tarihte göz pınarların akmaya hazır yaşlarla doluyor. Her yıl bu tarihte nefesin titriyor. Her yıl bu tarihte sahile gidip çığlıklarla deşarj oluyorsun ve sonra buraya geliyorsun, nefes alıyorsun, gözyaşlarını silip gidiyorsun." Sessiz sessiz içimde çığlıklarla ağlıyordum. Çenem titriyordu. Söylediklerine yanıt veremiyordum çünkü ağzımı açtığım an içimdeki çığlıkları dışarı vurmaktan korkuyordum.
"Aradığın huzur burası çünkü." Başımı hayır anlamında sağa sola salladım.
"Peki ya ne?"
"Anne karnı huzuru" dedim ağlak sesimle. Sessizce devam ettim,
"Çocukluğumun sesi."
"Zamanı sızdıran ne varsa huzur...
Zamanı sızdıran ne varsa acı..."
Kendime daha fazla engel olamadım ve bir hıçkırıkla ağlamaya başladım. Şevkatle kollarını açtı ve yıllar sonra ilk defa birine sarıldım. Çenesini saçlarımın üzerine koydu. Sesinin tınısında ilk defa güven hissetmiştim.
"Yorulmuşsun, hakkını almış yılların..."
BU KİTAP DAMLA EZEL YOLBAŞ TARAFINDAN YAZILMIŞTIR VE BÜTÜN HAKLAR SAKLIDIR.
BU KİTAP ÜÇ SERİDEN OLUŞMAKTADIR. BİR ALATURKA HÜZÜN, SERİNİN 1.KİTABI OLMAKTADIR.