"Fazla vaktinizi almayacağım, direkt konuya gireceğim. Birçok şeyin farkındayım. Bana karşı beslediğiniz duygularınızın da, her görev emrinde dönüşümü beklediğinizin de, her yara aldığımda acı çektiğinizin de hepsinin farkındayım."
Gözlerini gözlerimden ayırmadan sıkıntılı bir nefes çekti ciğerlerine. Kelimelerini özenle seçtiği o kadar belliydi ki, söyleyeceği şeyi söylemek aynı zamanda da bunu beni kırmadan yapmak için kendisini frenliyordu.
"Kendinize bunu yapmayın. Size defalarca söyledim, benim hayatımda böyle bir şeye yer yok."
Birkaç gündür ağlamaktan kuruyan gözlerim son cümlesiyle tekrar dolarken ona belli etmemek için başımı yere eğdim. Zorlamayacaktım, onu sevmem için onun sevgisine ihtiyacım yoktu.
Ben onu, onsuz da severdim.
"Anladım." dedim fısıltıyla. Eğer yüksek sesle söyleseydim ses tellerimin titrediğini anlardı.
Karşısında sevgi dilenen aciz bir kız gibi durmak istemiyordum.
Birini sevmek hiçbir zaman acizlik değildi.
Zaaftı, her insanın tadamayacağı ama tadanın da binlerce kez şükredeceği bir duyguydu.
Yaşamı boyunca bir insan için olup olabilecek en güzel zaaftı sevgi.
"Başka bir şey yoksa eğer.. İyi günler."
Dolu gözlerimi görmesin, bana acımasın diye başımı kaldıramadım. Yanından geçeceğim sırada kolumu tutan iri kemikli, nasırlı elleri tüm vücudumu ateşe vermiş gibi titretmişti. Sesli yutkunuşunu ve kolumdaki elinin titrediğini hissettim. Baş parmağı kolumun üzerini bilinçsizce okşarken yerde olan gözlerim kolumdaki elini buldu. Bir an için fikrini değiştirdiğini sandım ama o bunu fark ettiği gibi elini hızlıca geri çekti üzerimden.
"Vazgeç.." diye mırıldandı acı çeker gibi. Sesi kısık ve pürüzlüydü. "Beni sevme. Ben ruhu olmayan, yaşamayı bilmeyen, acı hissetmeyen bir adamım. Sana acı vermek, bu hayatta isteyeceğim en son şey bile değil."
🔴 (Minimum Aksiyon/Bol Aşk)
"Miniğim, benden korkmuyorsun." Küçük öpücük bıraktıktan sonra avuç içini karnıma yasladı ve alev alev yanan bedenimin kül olmasına sebep oldu.
"Senden korkmuyorum, Eduard. Korkmayacağım da." Ruhumu da, bedenimi de elde etmeye yeminliydi.
Bir anda beni kendine çevirdiğinde yüz yüze geldik. "İyi, çünkü cesur olacağın gece seni bekliyor."
Bedenim titredi, bebeklerimde harlanan alevin, aldığım cesaretin kaynağı oydu. Eduard Lersonov'un mükemmel cazibesiydi. "Ne için?"
"Bana hesap vereceksin."
"Ne hesabı?" Her şeyi öğrenmiş olamazdı değil mi? Eduard... Lütfen gerçekleri öğrenme.
"Yaptığın onca planları anlatacaksın, sevgilim. Beni kandırırken arkamdan nasıl güldüğünü anlatacaksın. Dalga geçerken mutluluğunu konuşacaksın. Eğlendin mi, detka?" Üzerime doğru gelmeye başladığında sertçe yutkundum. Korkmuyordum ama bu Eduard'ı tanıyordum. İçindeki o korkunç tarafın yüzüne yansımasını ezbere biliyordum.
"Hayır, bak sana her şeyi izah edebilirim. Yemin ederim bir suçum yok. Yanlış anlıyorsun şu an. Ben bir şey yapmadım. Seni ifşa eden ben değildim."
🎭
"Sen benim en güzel maskemdin."
Kapak tasarımı- @cheaftrsx
06.07.2024