"Küçük bir kız çocuğuyken her şey ne kadar rengarenkti. Her yer her yerde olsa umursamazdık. Oyuncak elimizden alındığında başlardık ağlamaya. Her şey tozpembe tabii o zamanlar. Zaman geçtikçe yavaş yavaş büyüyorsun ama. Tozpembe, toz gibi uçup gidiyor. Arkadaşların mı? Yoksa kardeş dediklerin mi? Hepsi seni yarı yolda bırakıp gidiyor. Başlıyorsun, gelmişine geçmişine. Birisini seviyorsun. Böyle deliler gibi. Sen ol yanımda yeter diyorsun. Sonra o da bir elinde sigarayla bırakıp gidiyor. Ulan diyorsun, ben bunları yaşamak için ne yaptım? Boş vermek istiyorsun. Banane diyebilmek. Umursamamak. Sor bakalım yapabiliyor musun? Nah. Her bunları düşündükçe bir tane daha sigara yakıyorsun. İçine o sigaranın dumanını çekmek yerine, onu çekiyorsun. Onun sana yaşattıklarını. Biraz mutlu olmuyor değilsin. Hep kötü şey yaşamadın sonuçta. Var ya bana bunları yaşattı ya diyorsun. Yanımda böyle cayır cayır yansa, elimde de bir kova su olsa hiç umursamam tıka basa içerim suyu. Tek bir dakika bile düşünmem. Aslında canım yanmıyor pek. Çünkü genç kızlığımda babasız büyüdüm ben. Canım yandı. Bir daha canım yanar mı onun kadar? Asla. Babasız büyüyen bir kıza senin yokluğun mu acıtacak sandın? 5 liralık kulaklığım var ya senden değerli lan. Gerizekalı. Acıtmaz senin yokluğun merak et. Biraz insan olursun belki. Hayvansın lan sen. Sigaramı da senle paylaşırım sanıyorsun gerizekalıcım. Çok beklersin. S*ktir git gelme. Gelirsen namertsin. Seni hiç sevmiyorum. Öl. Yaşadığın kabahat. Bilerek bu mektubu yazıyorum ha. Kendimdeyim. Sarhoş falan da değilim. Bırakacağını biliyorduk lan. Mutluyum ben. Herkesten. İyi ki ayrılmışız. Neyse öpmedim. İyi b*k yemen dileğiyle oç. Nemesis"