Harb-ı Hususi ⚔ (Sezon Arası)
  • Reads 119,011
  • Votes 724
  • Parts 2
  • Reads 119,011
  • Votes 724
  • Parts 2
Ongoing, First published Jun 29, 2021
Mature
🇹🇷



⚔️




Irak diyarların puslu dağlarını muhafaza eden bir neferdi o...
Bileği çelikten, yüreği demirden vatan üstüne bir miğferdi...
Tuğrul bakışıyla yüreklere odlar saçan bir yiğitti o...
Okyanuslarda kulaç atsan, kızgın çöller dolaşsan da ulaşılamayan bir yürekti...
O gayrı yârdı bana...
Kirpiklerini gönlüme mızrak gibi saplayan,, canıma düşman Şehriyâr'dı...
Ben ise yaktığı çöllerde cayır cayır kavrulup, binbir gece sürecek bir masalı anlatan Şehrazat...

⚔️




Şehrazat & Göktürk




❤️


          ✨Pek yakında ✨
All Rights Reserved
Sign up to add Harb-ı Hususi ⚔ (Sezon Arası) to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
YAZGI:SIR PERDESİ by lunaluuz
34 parts Ongoing
... Hira hızla ona döndü ve iki eliyle Yamaç'ın göğsüne bastırıp iterken "Defol git!" diye bağırıp kolunu kurtardı, sesinde nefret vardı, saf bir nefret. Yamaç onu sert bir şekilde tutmadığı için geriye doğru sendelerken pişmanlık dolu bakışlarla arkasını dönen Hira'ya baktı. "Hira gel ve bin şu arabaya lütfen, izin ver evine bırakayım." Hira bir karşılık vermedi, Yamaç'ın sesindeki o acıyı hissetse de arkasını dönmedi yürümeye devam etti. "Hira! Bin şu arabaya!" Bu sefer bağırdı, öfkeyle değil içindeki acı ve pişmanlığın etkisiyle onu durdurabilmek için bağırdı. Hira durdu, Yamaç'ın sesini yükseltmesiyle istemsizce omuzlarını kaldırdı ve durdu. Yamaç'a doğru dönmeme konusunda kararlıydı. "Hira bin, zorla bindirip canını yakmak istemiyorum." Hira kaşlarını havaya kaldırıp dudaklarını araladı. Öfkeyle gözlerini kıstıktan sonra yüzünü Yamaç'a çevirip ona doğru hızla yürüdü. Onun karşısına geldiğinde boy farkına rağmen yüzünü onun yüzüne kaldırıp göz göze gelmeye çalışarak öfkeyle konuşmaya başladı. "Canımı yakmak istemiyorsun öyle mi? Sen canımı yakmaktan korkuyorsun öyle mi?" Sözlerini söylerken başını bükerek içindeki nefreti dışa vurmaya çalıştı. Yamaç gözlerini nefret dolu maviliklere sabitleyerek kafasını salladı ve "Seni incitmek istemiyorum." diye karşılık verdi. Hira öfkeyle kıstığı gözlerini Yamaç'ta tutarken bir kaşını kaldırıp kendini Yamaç'a biraz daha yaklaştırarak sesinin tonunu kısıp fısıldar gibi konuşmaya başladı. "Öyleyse üzgünüm Yamaç Barlas ama beni çoktan incittin ve sana kötü bir haberim var; Artık ne yaparsan yap sen beni bir daha asla incitemezsin. Çünkü ben kırıldığım yerden bir daha asla kırılmam." Hira kendini geri çekip karşısında acı dolu gözlerle kendisine bakan adama alaycı bir ifadeyle bakıp bedenini çevirip "Defol git! S
YAŞANMAMIŞ YILLAR by sezgisalman
29 parts Complete
Nilüfer için hayat hiç kolay değildi. Otuz beş yıllık ömrü boyunca sadece Görkem'le olduğu on ay boyunca mutlu olabilmişti. Hepi topu on ay. Ne öncesinde yüzü gülmüştü, ne de sonrasında. Görkem için de durum aynıydı. Nilüfer'i tanıyana kadar mutluymuş rolü yaparak yaşadığını onunla anlamıştı. Çünkü Nilüfer hayatına girince gerçek mutluluğu tatmış, Nilüfer gittikten sonraysa bir daha rol bile yapamamıştı. Bu muhteşem on aydan sonra yaşanan yirmi yıllık mutsuzluk, beklenmedik bir günde bitecekti. Ya da yerini daha büyük bir mutsuzluğa bırakacaktı. Görkem ve Nilüfer seneler sonra tekrar karşılaşmışlardı. Ama çok büyük bir sorun vardı. Görkem'in yanında Nilüfer'in bu hayattaki en yakın arkadaşı vardı. *** "Bilmiyor, değil mi?" diye sordu. Nilüfer ilk anda onun ne demek istediğini anlamadı bile. "Hı?" Güçsüz bir sesle kafasını Görkem'e çevirmek gibi bir hata yaptı. Çok fazla yakınlardı. "Çisil... Bu kadar yakın olmanıza rağmen, beni, yani bizi bilmiyor. Hiç anlatmadın mı?" "Kısmen," dedi robotik bir hızla Nilüfer. "Kimseye detaylı hiçbir şey anlatmadım ben. Lisede bir erkek arkadaşım olduğunu biliyor ama fazla detay bilmiyor." Boğazı acıyarak yutkunurken önüne döndü. Görkem'se hafifçe başını sağa doğru eğmiş, hala onun yüzüne bakıyordu. Aslında Çisil Nilüfer'in Görkem'den sonra hiç erkek arkadaşı olmadığını bildiği için Görkem'in önemine vakıftı. Sadece Görkem'i bu kadar önemli kılan süreci detaylarıyla bilmiyordu. "Ha ama!" diye ekledi aceleyle Nilüfer. Bakışları Çisil'in üstündeydi. Hala çocuklarla konuşuyordu. "Adının Naci olduğunu biliyor. Defterlerimin arasında doğum günümde hediyeye yazdığın notu görmüştü. Hatırlıyor mu bilmiyorum ama... görmüştü." "Hala duruyor yani? Atmadın." "Ne? Neyi? Notu mu?... Tabii ki atmadım! Hiçbir şeyi atmadım."
GECENİN İZİ by hisssizyazar
33 parts Ongoing
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....
SAKA VE SANRI by Maral_Atmc6
55 parts Ongoing
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle evlenmek mümkün müydü? Gerçekten nikâhta bile sahtekârlık yapılabilir miydi? Başına gelene kadar Bige Saka bunun mümkün olduğunu sanmıyordu. İlk görüşte aşktı onunkisi, bu yüzden âşık olması ve duygularına yenik düşüp evlenmesi çok hızlı olmuştu. Evlendiği gün sevgilisinin bir dolandırıcı olduğunu öğrenmişti. Üstelik zaten evliydi ve başka bir adamın adını, soyadını, kimliğini hatta gerçeğinden ayırt edilemeyecek imzasını kullanarak Bige'yi evlendiklerine inandırmaya çalışmıştı. Son ana kadar Bige bu gerçeği görememişti. Peki, nikâh cüzdanında adı geçen gerçek Karun Kalender kimdi? Evlendiğinden haberi var mıydı? Böyle bir durumda nikâh geçersiz sayılırdı değil mi? "Ne demek nikâh geçerli?" Şaşkına dönmüş bir halde avukata bakıyordum. Benden haberi bile olmayan bir adamın karısı olduğumu mu savunuyordu? "Üzgünüm Bige Hanım," dediğinde olağan bir şeyden bahseder gibi sakindi. "Nikâh memuruna kadar her şey gerçek. Eski sevgiliniz Serhat Bey ile o masaya oturduğunuzu doğrulayacak hiç görgü tanığınız yok. Bu nikâhın başka bir adamın kimliğini kullanarak kıyıldığına dair hiçbir kanıtınız yok. Böyle bir durumda yapılacak en mantıklı şey Karun Bey'i bulmak ve ona olanları anlatıp boşanma evraklarını imzalatmak." Bu adam ne dediğinin farkında mı? Bahsi geçen adamın benden haberi bile yoktu. Karşısına geçip ona ne diyeceğim? Senin ruhun bile duymadan evlendik hadi şimdi de boşanalım mı? Bu koskoca bir saçmalıktı!
You may also like
Slide 1 of 10
YAZGI:SIR PERDESİ cover
Kendini Özgürlüğe Bırak cover
YAŞANMAMIŞ YILLAR cover
GECENİN İZİ cover
GÖNÜL ŞİFASI cover
•Skz İle Hayal Et•  Teşekkürler.. cover
SAKA VE SANRI cover
Gizli Görev cover
M&A Bir Veliahtın Hikayesi cover
Lavin cover

YAZGI:SIR PERDESİ

34 parts Ongoing

... Hira hızla ona döndü ve iki eliyle Yamaç'ın göğsüne bastırıp iterken "Defol git!" diye bağırıp kolunu kurtardı, sesinde nefret vardı, saf bir nefret. Yamaç onu sert bir şekilde tutmadığı için geriye doğru sendelerken pişmanlık dolu bakışlarla arkasını dönen Hira'ya baktı. "Hira gel ve bin şu arabaya lütfen, izin ver evine bırakayım." Hira bir karşılık vermedi, Yamaç'ın sesindeki o acıyı hissetse de arkasını dönmedi yürümeye devam etti. "Hira! Bin şu arabaya!" Bu sefer bağırdı, öfkeyle değil içindeki acı ve pişmanlığın etkisiyle onu durdurabilmek için bağırdı. Hira durdu, Yamaç'ın sesini yükseltmesiyle istemsizce omuzlarını kaldırdı ve durdu. Yamaç'a doğru dönmeme konusunda kararlıydı. "Hira bin, zorla bindirip canını yakmak istemiyorum." Hira kaşlarını havaya kaldırıp dudaklarını araladı. Öfkeyle gözlerini kıstıktan sonra yüzünü Yamaç'a çevirip ona doğru hızla yürüdü. Onun karşısına geldiğinde boy farkına rağmen yüzünü onun yüzüne kaldırıp göz göze gelmeye çalışarak öfkeyle konuşmaya başladı. "Canımı yakmak istemiyorsun öyle mi? Sen canımı yakmaktan korkuyorsun öyle mi?" Sözlerini söylerken başını bükerek içindeki nefreti dışa vurmaya çalıştı. Yamaç gözlerini nefret dolu maviliklere sabitleyerek kafasını salladı ve "Seni incitmek istemiyorum." diye karşılık verdi. Hira öfkeyle kıstığı gözlerini Yamaç'ta tutarken bir kaşını kaldırıp kendini Yamaç'a biraz daha yaklaştırarak sesinin tonunu kısıp fısıldar gibi konuşmaya başladı. "Öyleyse üzgünüm Yamaç Barlas ama beni çoktan incittin ve sana kötü bir haberim var; Artık ne yaparsan yap sen beni bir daha asla incitemezsin. Çünkü ben kırıldığım yerden bir daha asla kırılmam." Hira kendini geri çekip karşısında acı dolu gözlerle kendisine bakan adama alaycı bir ifadeyle bakıp bedenini çevirip "Defol git! S