"Hotel California'ya hoş geldiniz, daima yerimiz vardır."
Nevada ve Arizona'nın arasından California'ya toprak bir yol uzanır, yolun kenarlarında sigara izmariti gibi atılmış bataklıklar vardır. Yazları çorba gibi fokur fokur kaynar, havaya akbaba leşinden farksız bir koku bırakır. Gene de bu yol yirmilerine yeni basmış gençler tarafından sık tercih edilir; onlara göre ikinci el dükkanından aldıkları cilalı mustanglarla, boyaları sökülmeye yüz tutmuş pansiyonlarda birkaç gece kalmak, yaşları tutmayan içecekleri fondüpleyip rimelleri dudaklarına akasaya kadar sevişmek ve günün sonunda pişmanlık gözyaşlarıyla, gene de yaşadıklarını tekrarlamaktan çekinmeyerek, eve dönmek bir özgürlüktür. Artık vasinin imzasına, hatta direk vasiye bir ihtiyaç duymamanın özgürlüğüdür. Bu yüzden Arizona ve Nevada'nın arasına sıkışmış bu toprak yol her ebeveynin kabusudur. Çocukları azıcık bu yoldan bahsetsin titremeye başlar, kavga ederler. Sanki çocukları kavga ettikleri için onları dinleyecekmiş gibi, gerçi dinleyen de yok değildir. Aile baskısıyla büyümüş gençler çoğunlukla dinler hatta. Ama Ten değil, Ten diğer pek çok yaşıtı gibi babasından hokkalı bir küfür duyar duymaz arabasına atlar. California'ya gidecek ve hep hayalini kurduğu o yaz aşkını tadacaktır.