"Aslında basit oluşumluyuz, hepimiz öyleyiz. Bizim işimiz, güzel ambalajlanmak. Güzel bir ambalaj, dünya güzel bir etiketten ibaret. İçi cehennem simülasyonu olan güzel bir hediye paketi. Armağanın keyfini çıkarız, dokunduğun an Persephone'in o şarabı içmesi gibi, sonsuza kadar yeraltına ait sayılıyorsunuz.
Biliyoruz ki o şarabı içmeyen yok. Akciğerleri açıldığı an, herkes o şarabı içti.
Hediyenizin tadını çıkarın. Uyuşturmasına izin verin. Belleğinizle oynasın, uyutsun sizi; kanatsın, yaralasın ama vazgeçilmezim dedirtsin.
Dediğim gibi, o şarabı içtiğimiz andan beri akan gözyaşları sadece Demeter'e ait değil, tıpkı şarabın sadece Persephone'a ait olmaması gibi.
Metaforları görüyor musunuz? Ben kendimi onlar olmadan ifade edemeyecek kadar köreldim, körleştim."
Hermione Granger, takvim yapraklarını kopardı ama olanları kafasında defalarca oynattığı paradoksunun neye evrildiğini asla göremedi.
_______________
"Tom Riddle'ın Britanya'da olmadığı yıllarda hakkında hiçbir haber alınamadı. Şüphe uyandırdı, ailesinin mektuplarına kadar incelendi. Ara sıra annesine yazdığı üç beş satırdan ibaretti mektuplar. Avrupa'nın çeşitli yerlerinden, aklına gelmeyecek şehirlerden, Amerika'dan, Asya'dan..."
_______________