Size bir dost tavsiyesi, hayatta kalmak istiyorsanız 'en çok görülmeyen şey en çok göz önündedir.' İlkesine uymamanızdır. Gerçeği biliyorsanız saklayın, gerekirse nefes bile almadan yaşayın ama son nefesinizi vermeyin. Hayallerimiz, hayatlarımız, isteklerimiz, arzularımız, tutkularımız.... Tüm bunlar yola sokar bizi ya da olası bir kıskançlıkla yoldan çıkarır. Hayat sürprizlerle doludur aslında sen planlar yaparken o engeller koyar yoluna hatta belki nefesini keser, gömer seni, derine en derinine gömer. Bizler kimiz, neyiz, neredeyiz? İnanın bizlerde farkında değiliz. Yaşanılan şeyler bizlere çok şey katmıştı özelliklede profesyonel bir yalancı olmayı ama tek bir hakikat vardı, baş rol bizlerdik olanlardan ve olacaklardan sorumlu olan kişiler bizlerdik. Artık eskisi kadar sessiz, sakin ve huzurlu ada değildi burası, bizden başkaları da vardı hayatımızı mahvetmiş olan başkaları. Kitaptan bir kesit... Bisikletlerden biri eksikti A-Ada..Ada neredeydi? Barış'a dönerek, ''Barış Ada seninle değil miydi en son, şimdi nerede?'' diye sordum. ''Girdiğimiz yerin girişinde oturmak istedi, sonrada Savaş gelince onunla yanımıza geleceğini söylemişti.'' Savaş'a dönerek ''Savaş, Ada nerede oğlum?'' ''Bilmem ben girişte kimseyi görmedim.'' Demişti Savaş hepimizi şok içinde bırakarak. ''Hayır tek başına da bir yere gidemez ki bu kız bu ıssız yerde, ayağı burkulmuştu.'' Demişti Barış ve bu beynimin algıladığı son şeydi. Nefesim kesiliyordu yeniden, nefes bile almadan yaşayabilecek miydim? Asıl hikaye şimdi başlıyordu.... Birini nefes bile almadan sevebilir miydiniz ya da o biri için son nefesinizi verebilir miydiniz? Kurtarmamız gerekiyordu, kurtulmamız gerekiyordu, sevdiklerimiz için bazı şeyleri göze almamız gerekiyordu. Biz bir grup arkadaş değildik ama yaşanılanlardan sonra bir aile gibi olmak zorunda bırakılmıştık çünkü yalanlar içinde kalmıştAll Rights Reserved
1 part