Bana doğru kendinden emin bir şekilde geliyordu. Onu daha önce takım elbiseyle hiç görmediğim geldi aklıma, gülümsedim. Takım elbiseyle ne kadar yakışıklı olduğunu düşündüm. Gözlerimi ondan alamıyordum. Yanıma geldi ve gülümseyerek "Hazır mısın ufaklık?" dedi o güzel sesiyle. Bütün bedenim onun o şairane sesiyle irkildi. Bana bunu nasıl yapabiliyor diye geçirdim aklımdan. Beni nasıl böyle büyüleyebiliyordu? "Hazırım yakışıklı adamım." dedim derin bir nefesle. Şu anki heyecanımı hiçbir kelime anlatamıyordu. Koluna girdim ve yavaş adımlarla yürümeye başladık. Her adımda kalbim daha hızlı atıyor, nefes almakta zorluk çekiyordum. Başımı kaldırarak onun o güzel mavi gözlerine baktım. Beni her seferinde rahatlatan o gözleri şu anda neden rahatlatmıyordu? Heyecan tüm bedenimi sarmışken kapının önünde durdu. Durmasına tepki olarak ona döndüm. Baş ve işaret parmaklarıyla çenemi yukarı kaldırdı ve tam onun o gökyüzü mavisi gözlerine bakmamı sağladı. Alnıma bir buse bırakarak o da tam gözlerimin içine bakmaya başladı. "Buraya girmek istediğine emin misin ufaklık?" diye sordu. Yutkundum. Çünkü emin değildim. Oraya girince ne yapacağımdan emin değildim. "Beni bundan kurtaracağını söylemiştin, yoksa sen sözümü tutamayacağım mı diyorsun?" dedim hafif bir gülümsemeyle. O da gülümsedi ve o hayran olduğum gözleri daha da parladı. Onun o muhteşem kokusunu içime çektim ve son istediğim şeyin ondan ayrı kalmak olduğunu tekrar tekrar söyledim içimden. "Mutlu olman için elimden gelen her şeyi yapacağım küçüğüm, ne pahasına olursa olsun."