Dayanamıyordu, dayanamazdı, ne yapmalıydı, o kadar yıkılmıştı ki sanki organları ağırlaştı, nefesi kesildi, oksijen yerini kurşuna bırakıp gitti, hava ağırlaştı ve adamın ruhu öldü.
Sonra sanki beyninde şimşek çakmış gibi hissetti ve yüzlerce soru kafasına hücum etti. "Adam haklı mı, suçlu muyum, onu ben mi öldürdüm, o öldü mü şimdi, nefes almıyor mu, kalbi atmıyor mu, gözlerini kırpmıyor mu, düşünmüyor mu, ceset ha, o güzel ruhu uçup gitti mi, sıcak elleri soğudu mu...