Açılan sayısız kapılar, kitaplar ve hayatlar vardı. Her birinin köşesinden içine girmek ve her birini deneyimlemek nasıl olurdu? Dikkatli düşünüldüğünde bunun gibi bir isteğin mantık dışı olduğu ve kişiye kötülükten başka bir şey getirmeyeceği açıktı. Kapılar açıldığı gibi yüzüne kapanır, kitapların sayfaları bir daha hiç okunmamak üzere parçalanır ve insanlar hayatınızdan kaybolur. Kapıları kapatıp, kitaplarımın olduğu rafı birbirine katıp, hayatımdaki herkesi, kendimi bile bir çember dışına çıkarıp orada öylece izledim. Bekledim ve nedenini düşündüm. Hayat böyleydi, okumaya düşkün olduğum kitaplardan ibaretti hayat. Herkes birer kitap, gözleri ve hisleri birer kitap ve hatta hayatın kendisi birer kitap. Tek yapman gereken; okumak, her defasında yeniden okumak ve farklı anlamlar çıkarmak. Tek anlama, tek çıkarıma ve bunun yarattığı sonuca varmak, bu kitabı katlanılmaz kılar. Sıkıcıdır, herkes tarafından okunan ama hiçbir dikkat çekici, yenilikçi yanı olmayan bir kitap gibidir. Öyleyse bu kitabı hiç okumadan geçip gitmek gerekir.