Elimdeki şişeyi birkaç defa daha sallayıp ağzıma götürdüm. İçeceğim yudumu bitiremeden elimden çekilen şişeyle zaten dengesi yerinde olmayan vücudum yere devrilmişti. Uykuya muhtaç olduğumdan durumumu bozmayıp iki elimi birleştirerek başımın altına bıraktım. Kendiliğinden kapanan gözlerimi zorlada olsa açıp karşımda oturmuş yüzüme dahi bakmayan silüete çevirdim. Elini burun kemerine götürüp iki parmağıyla sıktığında sinirli olduğunu anlamıştım. "Ne o, bana yüzünü göstermeye mi karar verdin?" Ses yoktu sadece hiddetli nefes alışverişleri... Ayağa kalkıp ayaklarımın ucuna yürüdü ve orada olduğunu bildiğim halde yeni fark ettiğim battaniyeyi alıp üzerime örttü. Üzerime baktıktan sonra ayağa kalkan adamı takip etti gözlerim bana sormadan. Başımı bıraktığım yerden biraz uzağa oturduğunda başımı ona çevirmeye çalışmıştım ama işe yaramamıştı. Başımın ağrısı çekilmeyecek derecedeydi fakat beynimdeki sesleri susturduğu için pekte umrumda değildi. Oturduğu yerden derin bir nefes alıp kendini belli ettirdiğinde ben de derin bir nefes aldım. Her ne kadar nefesim yarıda kesilip öksürüğe dönüşsede. O susmaya devam ederken ben konuşmaya başladım. "Senin yüzünden burada bu halde olduğumu biliyorsun değil mi?" Gözlerimden yuvarlanan damlalara aldırmadan devam ettim cevapsız kalan sorularıma. "Evet büyüdüm farkındayım ama içimdeki kız çocuğu hâlâ o günkü çocuk..." Ağlamam daha çok şiddetlenirken bacaklarımı biraz daha kendime çektim. "Elimde değil korkuyorum senin de beni onlar gibi terk edip gitmenden..." Hıçkırıklarım omuzlarımı sarsarken duyduklarımda beynimi sarsmış, yeni bir tilki dolaşmaya başlamıştı en ücra köşelerinde... "Aslında... gerçek yüzümü göstermeye karar verdim." Evet, bu İlk sorumun beynimde binlerce soruya yer açan cevabıydı... .......... Kitabımın tüm yasalAll Rights Reserved