Bir örümceğin ağına tutunan sinek gibiydi ömür denen şey. Yavaş yavaş yaklaşan örümcek Azrail'di. Geri kalan yol ise ömür. Belki o örümcek yavaş yavaş gelip bizleri esir alacak , belki de birden idam ipini boynumuza geçirecekti. Bilmiyorduk. İşte hayat bu kadar belirsizdi. Ahu Karaca o gün anlamıştı bunu. Doğum gününde aldığı iki haber ve tanıştığı bir kişi ya hayatının dönüm noktası olacaktı ya da bitişi. "Nasıl görünüyorum?" "Gökyüzünü kaybetmiş bir kuş gibi görünüyorsun. Sanki bir daha bulamayacakmışsın gibi." "Belki de bir daha bulamayacağım" "O zaman bırak da ruhum gökyüzün, kalbim konacağın ağacın dalları olsun. Bırak ruh-u revanım bırak da gökyüzün ben olayım."All Rights Reserved
1 part