"Niye bakıyorsun öyle? Güzel buldun galiba. Aldanma sakın. Benim dışım içimdeki çirkefi kapatmak için böyle." Alaycı bir gülüşü yerleşti yüzüne. "Yaa öylemi diyorsun?" Ben ona daha gerçekçi bir gülümseme gönderdim. Başımı salladım hevesle. Vücut dilim söylediklerimi desteklesin diye uğraşıyordum. "Niye öyle bakıyorsun bana? Acimiyorsun inşallah. Acıma acınacak hale düşersin. Sen biliyorsun benim gerçek yüzümü değil mi?" Başını salladı. Ben konuyu değiştirecektim ama o aldı bu işi üzerine ben öyle sandım en azından. "Acaba sen bir çiçek olsan ne olurdun?" Kolay bir soruydu. Hiç düşünmeden cevap verdim. "Kaktüs tâbi benim dikenlerim var biliyorsun. Üstelik sen beni onları kullanırken de gördün." Timur'un yüzü acı çeker gibi buruştu. Elindeki kadehten bir yudum aldı. Bazı insanlar gözlerinin önündeki acı gerçeklere bilinçlerini kapatabilirler. Sanki onları hiç görmemiş gibi olabilirler. Timur onlardan değildi. Kendi kendisine mırıldanır gibi konuştu. "Mimosa pudica... Küstüm çiçeği" Elini boşluğa doğru uzattı, sanki sadece onun dokunabileceği bir şeye dokunur gibi kımıldadı parmakları. "Dokunursan pıt içine kapanır. Ama dokunmazsan renkli, neşeli, capcanlı. Tıpkı senin gibi değil mi?" Onun baktığı noktaya baktım. Onun gördüğü şeyi görmeye çalıştım. Ama o an duygusallığa kapılamazdık. Neşeli maskeme bir zırh gibi sarıldım. "Niye seni ikna edemiyorum?" Aynı alaycılıkla baktı yüzüme. Derin bir nefes aldı. "Beni merak edip neyim var diye kontrol etmeye geldiğin için... Gerçek kötüler bunu yapmaz." Elindeki kadehten son yudumu aldı.All Rights Reserved