"Şu an mezarının başında kim varsa doğuş gününe kadar ona bağlı kalacaksın. Bu kişi kontrol için gezen bir güvenlik de olabilir, mezar taşlarını çalmaya gelen bir hırsız da. Bunu gerçekten istediğine emin misin? Dünyaya ikinci kez geldiğine pişman olabilirsin. İyi düşün. " düşünülecek bir şey yoktu. Mezarımın başında bekleyen kişi beni seven ve pişmanlığından emin olduğum nişanlımdı, buna emindim. "Eminim. Bir an önce evime gitmek istiyorum. " başını onaylarcasına sallayıp elleriyle gözlerimi kapattı. Ruhum yeryüzüne geri gönderilirken herhangi bir acı çekip çekmediğimi bilmiyordum. Doğrusu çakan şimşek seslerinden anlayamamıştım bile. Eğer bu sesin bir benzerini dünyada duymuş olsaydım kıyametin koptuğunu zannedebilirdim. Gökyüzü çatlıyordu sanki. Çatlayıp beni doğuruyordu. Ayrılık sonunda bitiyordu bunun sevinci içerisindeydim. Sadece bir süre onun gölgesinde gizlenecektim. Sonra her şey eski haline geri dönecekti. Kollarının arasında olacaktım yine. Kapalı gözlerimi açmadan ciğerlerime temiz hava doldurarak Utku'nun kokusunu da içime çekmek istedim. Ama nefeslendiğim koku Utku'ya ait değildi. Bu başka bir kokuydu. Başka bir erkeğe ait bir koku! • Yetişkin içeriktir. Birtakım sahnelerden rahatsız olabilirsiniz.
16 parts