Element Ailesi
  • مقروء 4,966
  • صوت 311
  • أجزاء 12
  • مقروء 4,966
  • صوت 311
  • أجزاء 12
مستمرة، تم نشرها في ديسـ ٠٣, ٢٠١٤
Kendi halinde ailesiyle birlikte yaşayan 4 kardeşin hayatını ne değiştirebilirdi ki? Bir kaza mı? Ya da bir kavga?

Hayır, hayır onların hayatını değiştiren şey bunlardan biri değildi. Onların hayatını değiştiren şey ailelerinin onlardan sır gibi sakladıkları geçmişleriydi. Ve aslında kim olduklarını öğrendiklerinde hepsi tepkisini ortaya koymuştu. 

"Düğünümden bir gün sonra böyle bir kamera şakası yapılır mı?" Ateş ELEMENT

"Anne, baba siz ciddi misiniz?" Su ELEMENT

"Allah aşkına neler oluyordu böyle?!" Hava ELEMENT 

"Az önce olanları benim gibi diğer insanlar da görmüşse annem bizi oklavayla kovalar mıydı?"  Toprak ELEMENT

Bu aile bildiğinz diğer ailelere hiç benzemiyor. Çünkü bu aile- Neyse okumaya başlayınca anlarsınız. 

Yazarlar; 
Aleyna Karakaş 'nam-ı diğer Aley' (alisna 1903)

İlayda Akbaş 'nam-ı diğer İloş' (ilaydaakba)

Başlangıç Tarihi: 4 Mayıs, 2014

(ELEMENT AİLESİ ADINDAKİ İLK KİTAPTIR.) 

© Tüm telif hakları bizimkilerin kolyelerinde saklı!
جميع الحقوق محفوظة
قم بالتسجيل كي تُضيف Element Ailesi إلى مكتبتك وتتلقى التحديثات
أو
#324element
إرشادات المحتوى
قد تعجبك أيضاً
Celladımla Son Dans بقلم BlackSunny1
21 جزء undefined أجزاء مستمرة
Meşe gayet sıradan bir hayata sahipti. Ta ki kendini entrikalarla dolu okuduğu bir romanda bulana dek... Tabi ki hikayenin asıl kahramanı, güzeller güzeli Ashley olmamıştı. Bu fazla iyimser olurdu sanırım. O elbette romanın kötü ve imparatora aşırı derecede takıntılı karakteri leydi Efran'dan başkası değildi. Ah, tahmin edersiniz ki kendisi ölüme mahkumdu. Tabi ki ölümü aşık olduğu imparatorun elinden olacaktı. O celladına aşık olmuştu. Ama her şeyi kaybetmiş değildi. Elinde okuduğu roman sayesinde paha biçilmez bilgilerle bu dünyaya düşen Meşe, celladıyla düşman olmak yerine iyi biri rolüne bürünmeye karar vermişti bile ama asla tahmin edemeyeceği duygular kapısını çaldığında bu kararlı duruşu nereye varacaktı, orası tartışılırdı. O halde webtoon tadındaki bu hikayeye hoşgeldin! "Söylesene. Bu yeni taktiğin mi?"diye sordu karşıya bakarken. Kaşlarımı çatarak baktım. "Neden bahsediyorsunuz majesteleri." Vücudunu bana döndürdü ve "Böyle umursamaz olman ve güçlü durmaya çalışman. Beni etkilemek için yeni bir taktiğin mi?"diye bitirdi cümlesini. Ona şaşkınlıkla baktım. Bu adam su egosundan ne zaman vazgeçecekti? "Size defalarca söyle-..."diye uzun bir nutuk çekmeye başlayacaktım ki belime konan elle konuşamadım. Prens belime koyduğu eliyle beni yavaşça kendine yaklaştırdı. Kendisi de iyice bana sokulurken yüzüme doğru fısıldadı. "Eğer öyleyse..." Sustu. Bir süre gözlerimin içine baktı ve devam etti. "Eğer öyleyse kesinlikle işe yarıyor." Söylediği kelimelerle kalbim yine aynı şeyi yaptı. Hiç olmaması gereken biri için hızla çarpmaya başladı.
KIZIL GECE  بقلم DuruMavii
85 جزء undefined أجزاء إكمال
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyordu. Göğsüm inip kalkıyor, kalp atışlarım boğazımda hissediliyordu. Karanlığın bağrında yalpalayan adımlarım kör bir noktaya takıldığında, bedenim tek seferde yere serildi. Dizlerime saplanan dikenler dilime canhıraş bir çığlık yuvarladı. Daha fenası yaklaşan adım seslerinin içime boca ettiği keskin ürpertiydi. "Yardım edin! Biri bana yardım etsin." Avuçlarımı kurumuş yapraklara bastırdığımda, yükselen çıtırtıları kulaklarımı tırmaladı. Kalkmak istedim, karnımda yine aynı kıpırtıyı hissettim. İçimde nereden geldiği, nasıl benimle olduğunu bilmediğim bir şey vardı. Tıpkı benim gibi çaresizce kıpırdanıyordu. Titreyen parmaklarımla karnıma dokundum. Islak yüzümü köhne ormanın derinliklerine çevirip daha güçlü bağırdım. "Yardım edin! Biri bize yardım etsin!" Yeniden koşmaya başladım. Dizlerimden akan kanların çıplak ayaklarıma süzüldüğünü hissedebiliyordum. Güçlükle ayakta tuttuğum bedenim bu kez bir ağaca çarptı. Kendimi sırt üstü yerde bulduğum an gözlerim korkuyla açıldı. Çaptığım şey ağaç değil bir yabancının sert gövdesiydi. Ancak o, bir çınar ağacı kadar uzun ve yapılıydı. Karanlık tüm ayrıntılarını ustaca gizlerken, üzerimde tepkisizce gezdirdiği bakışlarını ve silüetini ele veriyordu. Dirseklerimin üzerinde kalkmaya çalıştım. Buraya kadardı, gücüm tükenmişti. "S-sen..." Bir adım attı. Büyük ve yara izlerinin barındığı parmakları önüme uzandı. "Yardım istiyordun, değil mi?" Sesinin bir rengi olsaydı, bu kesinlikle siyah olurdu. Sesi, şavkı kırık bir siyahtan ibaretti. Şeytanın adaletsiz oyununda bana sunulan başka bir seçenek yoktu.