İşte her şey o gün başladı. Birinin zile basmasıyla. Kuzenimle aynı evde yaşıyoruz. Öyle herkese de kapıyı açmayız. Öncelikle sorarız. Yine zil çaldığında koşarak diyafonun konuşma düğmesine basıp "Kim o?" diye sordum. Gelen ses karşısında birkaç saniye afalladım. "Siparişinizi getirmiştim." İyi de biz sipariş falan vermemiştik ki? Kuzenim yanıma geldi. "Sesi çok güzel," diye mırıldandı. Tekrar diyafonun konuşma yerine basıp "Biz sipariş vermedik. Yanlış gelmişsiniz," dedim ama yine de kapıyı açtım. Bunu neden yapmıştım? O sırada kuzenim hemen kapıyı açıp binaya çıktı. Ben de kapı pervazına yaslanıp beklemeye başladım. Aşağıdan sesler geliyordu. Kurye zaten bir altımızda oturan komşuya getirmişti siparişleri. Büyük bir merakla aşağıya bakan kuzenim kuryeyi göremedi ama aşağıdaki komşu kapıyı kapattığı sırada sesi güzel bize şunları söyledi: "Kusura bakmayın. Sizi de rahatsız ettim. Artık evinize girin bence."