Karanlık, karanlığa hizmet ve itaat eder...
Zamanın çok ötesinde Gök ve Yer'in arasında yaşayan kadim halk; elçiler vesilesiyle Gök'e ve Yer'e dileklerini bildirir, huzur ve refah içinde yaşarlardı. Ancak günü geldiğinde kişioğlu yine kendi kibrine yenildi ve Yer'in karanlık hükümdarı Erlik Han'a biat etti. Yer'in kapısı sonsuza dek açıldı, Gök'ün kapısı sonsuza dek kapandı ve Yeraltı'nın bütün vahşi kötü ruhları acuna doluştu. Gök Tanrı ve diğer Tanrılar insanları koruması için seçilmiş kişioğullarına ilhamlarını bahşetmeye karar verdiler. Bir tanesi hariç...
Güneş gibi parlak Tanrıça Umay kişioğluna şöyle bir baktı ve kendi ilhamını taşıyabilecek ateş gibi savaşçı ruhlu insanı aradı.
Taşralı haşarı kız çocuğunu bulduğunda ise şöyle bir gülümsedi. Kendi hayatından ne olursa olsun vazgeçmeyen bu kız, diğer kişioğullarının hayatını da layığıyla koruyacaktı şüphesiz.
Böylelikle o küçük kız, Alaca, Tanrıça'nın ilhamıyla şereflendi. Fakat bu ilhamın oldukça büyük bedelleri olacaktı. Küçük Alaca, ödeyeceği bedellerden habersiz kucağında boz renkli bir kurtla uyurken ömrünü büyük depremler bekliyordu...
Demirkazık'ın Perdesi, pes etmemenin, savaşmanın hikayesi...
Eski Veliaht Guan'ın kızı olan Lidena, babasını öldürmüş olan amcası Zeord tarafından sürgünden çağırılır. Ancak İmparator Zeord'un oğlu veliaht Gablin savaşta ölmüştür. Tahta geçebilecek herhangi bir veliaht yoktur. Zeord, Lidena'yı da savaşa göndermek ister. Tahta geçmemesi için tıpkı oğlu gibi savaşta ölmesini planlar ancak bilmediği bir şey vardır.
Kardeşi Guan'ın kızı Veliaht Lidena düşündüğü gibi bir Prenses değildir...
Dikkat bu hikaye fazlasıyla intikam, kavga, şiddet içermektedir.