24 yaşıma kadar kimsemin olmadığına, hatta ailemin beni bile isteye bıraktığına inanırdım. Benim 24 yaşıma kadar umudum yoktu, içimdeki umut beni terk etmişti. Öyle bir anda, öyle bir vakit oldu ki beni terk eden umudum yeniden geldi.
Yağmur, bebekken yurda bırakılan bir kız çocuğu. 24 yaşına kadar tek başına olan bu genç kız, aniden kendini kalabalık bir mahallede bulur. Belki de bu mahalle ona aşkı, aileyi, hiç yaşayamadığı eğlenceyi, tutkuyu, heyecanı, hatta ve hatta çocukluğunu verir. Ya bu mahalle Yağmur'a aitse?
Bulut, 7 yaşında daha küçücük çocukken ailesinin ölümüne şahit oldu. 18 yıl boyunca her kötülüğü yaşayan Bulut, 25 yaşında en güzel dönemlerini yaşadı. Peki ya Yağmur'un ailesinin Bulut'la bir bağlantısı varsa?
Umudunuz gitmesin. Hayatta en kötü şeyleri yaşarsınız ama birgün hayat sizi öyle bir mutlu eder ki, giden umudunuzun nasıl yeniden geldiğini anlayamazsınız.
Unutmayın, içinizdeki umudun bittiği gün, ölüm gününüzdür.
Ben seni seviyorum...kardeşimden farksız o hem 5 yaş küçük...ufaklıkla ne işim olur...
Dizlerimin üzerinde eğilip kapıya biraz daha yaklaştım..
-Bin gönlüm olsa birini vermem.. Benim gözüm sadece seni görür... Hem görmedin mi erkek çocuğundan farksız.. Kıskanacağın son kişi bile değil...
Titreyen dizlerimle ayağa kalktım... Perdeyi araladım.. Balkona çıktım.. Semih gelen sesle başını bana çevirdiğinde.elinde telefon öylece kaldı... Gözlerine baktığımda anlamıştı onu duyduğumu.. Balkonda duran kitabımı aldım ve tekrar içeri girdim... Kapıyı kapatıp perdeyi çekmeden son kez yüzüne baktım..
Ve o perdeyi kapattıktan sonra yıllarca onun olduğu tek bir gün açmadım...