Zaman ve sınavdı bizim hikayemiz. Zamansız bir sevdanın sınava tabii tutulduğu, imkanın yer bulmadığı aşktı... İki yaralı ruhun birbirinde açtığı yaralardı bizim için hayat. Ve başarması zordu bizim için yaşamak... Kaderimiz daha biz doğmadan çizilmişti. Bize çizilen kader oyunlarını oynuyordu canımızı en acı şekilde yakarak. Bağıramıyorduk bile, zira sesimiz fazlasıyla kısıktı... En derinlerdeydi bizim yaralarımız. İyileşmesi çok zordu, zira çocukluğumuzdaydı bütün hasarlar. Yalanlarla iç içeydik biz. Bizi bırakıp gidenlerinse haddi hesabı yoktu hayatımızda... "Hani sen bana dedin ya bebeğimizi aldırdığımız gün otelde sana sus dediğimde 'Susarım ama fırtına öncesi sessizlik gibi susarım. ' diye. Haklıydın, sen fırtına öncesi sessizlik gibi sustun. Ama artık susmana gerek yok. Fırtına çoktan koptu Nefes... "