"Biliyor musun? Ben böyle sonları sevmem, gürültülü gidişler bana göre değil. Gerçekten gitmek isteyen,sessiz sedasız gider." dedi kız,içindeki camları adamın kucağına bırakarak. Kalbinin içinde kırıklarla yaşamak eziyetten başka bir şey değildi.
Genç adam gülümsediğinde genç kız şaşırmıştı. Elini kavradı kızın,kalp atışları hızlanmıştı.
"Biliyor musun?" dedi,aynı onun gibi. "Ben sonlara inanmam. Her son,yeni bir başlangıcın yolunu açar. Ve ben o yeni başlangıca adım atana kadar,kendi içimde,o anda durdururum zamanı. Kalbimdeki nereye giderse gitsin,kokusu burnumda,hayali gözlerimde kalır. Sen istersen git,dur demeyeceğim. Ama seni tekrardan görene kadar,burada kalacak zamanım,isterse yıllar geçsin."
Kapı çaldığında sofraya son tabakları yerleştirmekle meşguldum. Gülsüm teyze eli hamurlu olduğu için kapıyı açmamı istediğinde kapıya ilerledim.
Kapıyı açtığında uzun boylu sayılabilecek, üstünde jandarma forması olan, dik duruşlu ve oldukça sert mizaçlı bir adam karşıladı beni. Kim olduğuna dair en ufak bir fikrim yoktu. Sert bakışları bir an gözlerime değsede hemen çevirdi bakışlarını önüne.
"Buyrun?" dedim çekingen bir sesle.
Bakışları yerdeyken, "Sen kimsin?" diye sorduğunda, yanıtladım.
"Feyza ben. Yeni kiracı."
"İyi, hayırlı olsun," dedi tekdüze bir sesle.
"Sağolunda, siz kimsiniz?" diye sormayı akıl ettim sonunda.
"Bende Eyüp, ev sahibi. Şu an sizin durduğunuz dairede yaşıyorum."
Harika, adamı kendi evine almak yerine hesap mı soruyordum cidden!