"Sen," Merter önüme düşen sarı saçları geriye attı ve gözümün içinden ruhumu görüyormuş gibi bakmaya başladı. "Meşale Özarslan, intikamın kalemisin, mürekkebin beyaz sayfaları çamura buladığında zafer bu odada seni bekliyor olacak."
"Meşale, yanacaksın hemde kül olana kadar. Peki yanarken yakmaya hazır mısın?"
Hazırdım, ben yıllardır ismimin hakkını veren Meşale Özarslan artık kendimle birlikte diğerlerini yakmaya hazırdım. Ferman yazıldı, ölüm biletleri kesilirken göğsüm gurula kabardı.
"Yeraltına ışık olacaksın, ama ateşin yeraltını yakıp savurana kadar herkes seni bir lütuf olarak görücek."
İktikam benim ateşimle birlikte harlanıp yeraltını küle çevirecekti. Bir lütuf bin belaya kapı olacaktı.
Masanın üzerinden indim ve yere sağlam basan ayaklarım görselin önüne kadar ilerledi. Önce resime baktım, Karadul'un yüzüne yenilmişlik duygusu çizdim kafamda, dudaklarım şimdiden zaferle kıvrılırken neşteri saplandığı duvardan çekip aldım. Kalbinin üzerinde bir oyuk izi vardı, çatlaklar duvarda çoğalırken umursamadım ve indiğim masaya yeniden döndüm, keskin dilim kuru ağzımda yuvarlanırken sesim odadın eski duvarlarına çarptı.
"Burası artık bir can pazarı, yanan her bedenin arkasında yenilmiş bir silüet kalacak ve biz intikamın kollarına huzurla uyurken onlar yeryüzünden kaybolacak."
Tanrı bana sırtını döndüğünde, bir tarafım hep karanlıkta kalmıştı ve şimdi ben karanlığın içine tamamen çekilmeye hazırdım.
Peki ya siz; karanlıkta yanmaya, can pazarında satılmaya hazır mısınız?
**
NOT: Yetişkin içerik!
© Tüm hakları saklıdır. All Rights Reserved
Read more