Fala inanır mısınız? Bazen tuttukları doğru, ama ciddi anlamda onlara inandığımı söyleyemem. Tabi ki biz de kahve falına baktırdık veya arkadaşlarla tarot kartlarına geleceği sorduk, ve benim şansıma çıkabilecek en kötü kartlar gelmişti, ama bunlar daha eğlence amaçlıydı, oradaki söylenenlere pek inanmazdım doğrusu. Neyse asıl demek istediğim şu ki; insan oldu olası geleceğini merak etmiştir. Bunun için önüne gelen her maddeye sormuştur; suya, kartlara, kurşuna vs. ama gerçekten geleceğimizi bilseydik inanır mıydık? Ya da şöyle söyleyeyim; geleceğimizi bilmek gerçekten de düşündüğümüz kadar faydalı olur muydu?
Bu yazacaklarım bir hikaye değil, hayat olan bütünden parçalar ve düşünceler. Belki bazı yerlerde kendinizi göreceksiniz. Bir kısmı yaşanmış, hayatın çeşitli bölümlerinde gözlemlediklerimdendir ; bir kısmı hayal. Hayatın acı tatlı yüzü önünüze serilecektir...
Ares, sert ve soğuk bir gençtir. Elzem ise dilsiz ve içe dönük bir çocuktur. Sınıfa yeni katıldığında, Ares ona mesafeli yaklaşır, ancak Elzem'in naif ve sabırlı tavırları zamanla Ares'in kalbini yumuşatır. İki zıt karakter arasındaki bu ilişki, birbirlerini anlamaya ve içsel yaralarını iyileştirmeye yönelir. Ares, Elzem'in sessizliğinde kendi duygusal boşluklarıyla yüzleşirken, Elzem de Ares'in içindeki acıyı fark eder ve bir bağ kurarlar.