Ağlıyordum. Fiziksel değil ama ruhum her an ağlıyordu . Kalbim ağlıyordu , geçmişim ağlıyordu , insanlık ağlıyordu. Damarlarımda sanki kan değil kordan alevler vardı. Geçmişimin, 44 günümün pençesinden kurtulamıyordum. Her şey her baktığım yer orayı , o günlerı geri getiriyordu bana . Hatırlatıyordu bana bedenimdeki sayısız darbeleri ruhumdaki kurumuş yaraları. Hani olur ya açılan her yaranız kabuk bağlar ama siz tekrar koparırsınız çünkü bu kendinize hakarettir koparın ki intikamınızı , yaşattıklarını hatırlayın koparın ki artık o güçsüz kişi olmadığınızı hatırlayın . Bedenime her baktığımda ruhum boğuluyordu . Ben boğuluyorum. sanki boynumda kordan bir ip beni nefessiz bırakıyordu . Günden güne, o nefes aldıkça benim nefesimi kabuslarım kesiyordu . Nefessiz kalmak ne demek bilirmisiniz ? Hiçmiş gibi hissetmek , yaşadıkça ölmek ben biliyorum .Yaşadım . Ben hayatı en acı şekilde öğrendim
UYARI : BU KİTAPTA KAN , CİNAYET , ŞİDDET VS VARDIR BUNA GÖRE OKUYUN
Bu kitapı yazmaya başlarken 44 gün boyunca işkence gören Junko Fruta cinayetinden esinlendim. Ana kız karakterin sadece gördüğü işkence junko kadar ağır olmasa bile benzer olacak.
🕊Umarım gittiğin yerde mutlusundur meleğim 🕊🤍