Bir adam düşünün kapkaranlık çocukluğu yaralı bir adam.
Küçük yaşta ayaklarının üzerinde durmayı öğrenen, anne ve babasının ölümüne kendi küçük gözleriyle şahit olan bir adam.
Daha kundakta olan kardeşine hem anne hem baba olan bir adam.
Bedeni küçük ama ruhu büyük olan bir çocuğun, Dünyanın tüm pisliklerine karşı ayakta dimdik durmayı öğrenen bir adam.
Kendisine yardım eden, yaralı ruhuna yuva olmaya çalışan adamın ve Kadının kızına aşık olan bir adam.
Boğulmaktan korkan ama Okyanusa aşık olan bir adam.
Bir kadın düşünün hem gülüşüyle hem ğüzelliğiyle hemde güzel sesiyle etrafındaki insanları etkisi altına alan bir kadın ama yaralı bir kadın.
Küçük yaşta annesi ölen, Doya doya annesinin kokusunu
içine çekemeyen bir kadın.
Anne kokusuna hasret kalan bir kadın.
Belayı üstüne mıknatıs gibi çeken bu yaralı kızımızın belalı bir şehre okul okumaya gittiğini düşünün.
Peki bu iki yaralı yürek yıllar sonra bir araya gelirse ne olur?
Onlar bir birlerinin yarasına merhem olabilirlermi?
Yaralı ruhlarını iyileştirebilirlermi?
"Rüzgar onu alıp götürdü,Karadeniz'in hırçın dalgaları onun adını haykırdı."
"Eylül... Adı sonbahardı.Yıllar sonra rüzgar onu gerçeğine,ailesine geri getirecekti."