Savaş Çağı: Donma Noktası
  • Reads 115
  • Votes 7
  • Parts 3
  • Reads 115
  • Votes 7
  • Parts 3
Ongoing, First published Dec 07, 2014
Bu kitap ve ardından gelecek olan kitaplar, Büyü ve Savaş Okulu'nun tekrar kaleme alınmış halidir. Onun yeterince güzel olduğunu düşünmediğim için biraz farkla yeniden yazıyorum.

Uzaylıların varlığı kesin olarak saptandı. Dünya birlik olup Savaş'a girdi, kem iç karışıklıklar hem de düşmanın gücü yüzünden asker nüfusu neredeyse sıfıra indi. Normal nüfus ise 1 milyonun altındaydı. Artık çocukları savaştırmak zorunlu olmuştu. Çocuklar askeri okul, silah teknisyenliği gibi işlerin eğitimlerine 13 Yaşından itibaren başlıyordu. 
Bu tam bir Savaş Çağı'ydı.

13 yaşındaki Cliff askeri okulu Seçen güçlü yetenekli bir çocuktu. Yaşıtlarının aksine silah kullanmaktan çok kılıcını seviyordu. Bunun ona büyük avantajlar sağlayacağı kesindi ama her işe karışan bu çocuk başına büyük belalar alabilir, boyundaki büyük şeylerle uğraşmak zorunda kalabilirdi.
Soğuk bir kış, soğuk bir yaratık, soğuk bir savaş fakat soğuk bir büyü?
All Rights Reserved
Sign up to add Savaş Çağı: Donma Noktası to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
Bir Moğol Hikayesi- Hülagü Han {Tamamlandı} by CopyCatSlayer
45 parts Complete
(bxb) Eceli gelmeden ölmek nedir bilir misiniz? Hayatın yavaş yavaş anlamını yitirmesi ve yaşadığımız olayları o veya bu sınıfına koyamayıp yaşarken ölü konumuna düşmek? İşte bu sessiz sedasız intihar etmektir. Çok iyi hatırlarım babam başkalarına sert davranırdı. Annemse başkalarının acılarını paylaşırdı. Bugün ise annem öldü babam da bulduğu bir kadınla çekip gitti. Neden beni almadı diye sorarsanız da sebebi lanet bir "homo" olduğum için. Bu eşcinsellik yüzünden duymadığım hakaret ve yemediğim dayak kalmamıştı. Evden, çevreden hatta okul arkadaşlarımdan bile!.. Şimdi de bana babamdan yadigar kalan o sertliği kendime yönelttim. Babam gibi çektiren de annem gibi çeken de ben oldum. Ve hikayemin kapanış sahnesi olarak kalbim paramparça kırılmış ve taş gibi katılaşmış şekilde bu dünyayı terk ediyorum... En azından ben öyle planlıyordum ama öldürmeyeni Allah öldürmüyor derler ya. İşte tam olarak başıma gelen bu oldu. Kendimi attığım uçurumda yaşamımın son bulmasını beklerken ; yürekleri allak bullak eden, göğü parçalayan tiz çığlıkların arasında bulmuştum kendimi. Yerde yatan cesetler ardında kaçışan kadın, erkek ve çocuklar ; hemen arkalarında yeri göğü inleten küheylan gibi atlarla sert, cesametli, iri yarı, hayvan postlarıyla bezenmiş, hafif gözleri çekik adamlar gözdağı vermek istercesine bağırıyor önüne kattıklarını kılıçtan geçiriyorlardı. Ben ise anlamadığım bir şekilde bu kargaşanın ortasına düşmüştüm.
You may also like
Slide 1 of 10
Bir Moğol Hikayesi- Hülagü Han {Tamamlandı} cover
Küçük Bir Işık  cover
ASKERİM;)/TEXTİNG  cover
SALGIN cover
MAFYANIN KÜÇÜK TUTSAĞI cover
Gerçek Ailem-Gece cover
 ᴘsɪᴋᴏᴘᴀᴛ[Bitti] cover
KIŞ GÜNDÖNÜMÜ  cover
Sahil kenarı // BXB cover
Kimsiniz?/Texting  cover

Bir Moğol Hikayesi- Hülagü Han {Tamamlandı}

45 parts Complete

(bxb) Eceli gelmeden ölmek nedir bilir misiniz? Hayatın yavaş yavaş anlamını yitirmesi ve yaşadığımız olayları o veya bu sınıfına koyamayıp yaşarken ölü konumuna düşmek? İşte bu sessiz sedasız intihar etmektir. Çok iyi hatırlarım babam başkalarına sert davranırdı. Annemse başkalarının acılarını paylaşırdı. Bugün ise annem öldü babam da bulduğu bir kadınla çekip gitti. Neden beni almadı diye sorarsanız da sebebi lanet bir "homo" olduğum için. Bu eşcinsellik yüzünden duymadığım hakaret ve yemediğim dayak kalmamıştı. Evden, çevreden hatta okul arkadaşlarımdan bile!.. Şimdi de bana babamdan yadigar kalan o sertliği kendime yönelttim. Babam gibi çektiren de annem gibi çeken de ben oldum. Ve hikayemin kapanış sahnesi olarak kalbim paramparça kırılmış ve taş gibi katılaşmış şekilde bu dünyayı terk ediyorum... En azından ben öyle planlıyordum ama öldürmeyeni Allah öldürmüyor derler ya. İşte tam olarak başıma gelen bu oldu. Kendimi attığım uçurumda yaşamımın son bulmasını beklerken ; yürekleri allak bullak eden, göğü parçalayan tiz çığlıkların arasında bulmuştum kendimi. Yerde yatan cesetler ardında kaçışan kadın, erkek ve çocuklar ; hemen arkalarında yeri göğü inleten küheylan gibi atlarla sert, cesametli, iri yarı, hayvan postlarıyla bezenmiş, hafif gözleri çekik adamlar gözdağı vermek istercesine bağırıyor önüne kattıklarını kılıçtan geçiriyorlardı. Ben ise anlamadığım bir şekilde bu kargaşanın ortasına düşmüştüm.