Hayatın nasırlı ellerinde tuttuğu kalemin mürekkebi bir kadının parçalanmış kalbinden akan kandı. O kadın gözyaşları içinde her satırı acı kokan hikâyemi yazıyordu... Bu hikâyenin başrolü ben değildim; nefret ve intikam duyguları. Tek bir gecede bir insanın tüm hayatı altüst olabilir miydi? Oluyormuş. Hiçbir şey olarak bu koskoca dünyada bir başıma kaldığım gün; benim ruhumun ölümü, zehirli öfkemin de doğumu olmuştu. Ardımda seneler, tepeden tırnağa büründüğüm tehlikeyle düşmanımın karşısına çıkmaya artık hazırdım. Çünkü kalp mezarlığımda gömülü olan, seneler boyu gölgesiyle bir adım ötemde olan geçmişin bana vermesi gereken bir hesap vardı. O hesaplaşma için çıktığım karanlık yolda kendimden emin adımlarla yürürken hesaplayamadığım çok şey olmuştu. Ama en yıkıcısı düşmanımın yanı başında duran gizemli adamdı. En büyük yenilgim. Bir zamanlar ayaklarımı yerden kestiğini sandığım ama aslında her şeyin asıl filmden önce gösterilen fragmandan ibaret olduğunu, yerin dibine battığımda anladığım bir yanılgı... " Sana bu ana dek yüzde doksan dokuz güveniyordum, Korel. Bana ihanet etmen imkânsız değildi çünkü ben kime o yapmaz dediysem yaptı. Sende yapabilirdin. Ama senin diğerlerinden farkın neydi biliyor musun; küçük de bir ihtimal olsa bana ihanet edebileceğin gerçeğiyle bunu yapmana gerek olmadığını kendime tekrarlayıp durarak yüzleştim ben. Çünkü bu hikâyedeki ihanet edecek olan tek kişi olduğumu sanardım, senin ihanet etmene fırsat vermeden ben sana büyük bir yıkım yaşatacaktım sana. Oyunla girdiğim hayatında fazla zamanımın olmayacağını bilirdim.Söylesene Asaf, bu kısacık vakite sence de iki ihanet fazla değil miydi?"
10 parts